Cumartesi, Mayıs 31

Euro 2008'de takım/lig kapışması

Kulüpler için hafif endişeyle karışık gurur meselesidir büyük bir turnuvaya oyuncu göndermek. Avrupa'da en çok oyuncuyu Lyon göndermiş. Galatasaray'ın da 7 Türk + linderoth'u var. Bayern, Werder, Hamburg ve Stuttgart da Bundesliga'yı bir sonraki listede üste çıkaran önemli etkenler olarak buradalar. Avrupa dışından oyuncu gönderen var mı, araştırmak lazım.
10 Olympique Lyon
10 Panathinaikos
9 Bayern München
8 FC Barcelona
8 Galatasaray
8 Real Madrid
8 Werder Bremen
7 Arsenal
7 Chelsea
6 Hamburger SV
6 Liverpool
6 Steaua Bucuresti
6 VfB Stuttgart
6 Zenit St. PetersburgLigler bazında Almanlar'ın ezici üstünlükleri var. 4 büyük lig art arda sıralanmış. Fransa araya Rudya'yı alarak 6. sırada. Turkcell Süper Lig'in de 17 oyuncusu var halihazırda. 16 Türk ve yine +1; Linderoth.
56 Bundesliga [Almanya]
42 Premier League [Ingiltere]
41 Primera División [Ispanya]
36 Serie A [Italya]
29 Russian FPL [Rusya]
24 Ligue 1 [Fransa]
22 Super League [Yunanistan]
17 Super Lig [Turkiye]
16 Bundesliga [Avusturya]
13 Liga [Portekiz]
13 Liga I [Romanya]

Cuma, Mayıs 30

Futbolun "+" sorunsalı

Fifa kongresinden 6+5 kararı çıktı sonunda. Ütopya gibi görünen olay somutlaştırıldı.Şubat ayında ilk gündeme geldiğinde kimse bu kadar ciddiye almamıştı sanırım. Şimdi ayıklayın pirincin taşını. Moratti takımı bırakır, Wenger istifa eder, çok kan dökülür. FIFA Genel Kurulu'nda yapılan oylamadan çıkan sonuç da oldukça enteresan ki; sadece 5 oy kurala karşı çıkmış. 150 oy destekleyici nitelikte.

Sistem damdan düşer gibi değil de, kademe kademe uygulamaya sokulacakmış. 2012-2013 yılı tam randımana ulaşmak için verilen tarih. Öncesinde sırasıyla; 2010-2011'de 4 yerli + 7 yabancı ve 2011-2012'de de 5 yerli + 6 yabancı sınırı gelecek. TFF'nin tutumu da önemli burada, halihazırda 6 olan sayı 2010'da 7'ye çıkarsa hiç şaşırmam, hem de FIFA referansıyla yapılır ya bu iş, gör sen ironiyi.
Kuralın son kertedeki ana unsurları: Bir takımda 5'ten fazla yabancı ilk 11'de çıkamayacak, takımlarda yabancı oyuncu bulundurma konusunda kısıtlama olmayacak. Maç içinde yapılacak değişiklikler ile ilgili herhangi bir kısıtlama yok, yerli çıkar sahadaki yabancı sayısı 6 olsun önemli değil. Mustafa Denizli'nin kulaklarını çınlatıyoruz tabi.Halihazırda sistemin önündeki en büyük engel AB. Bizde paylaşmak esastır mottosuyla hareket eden bu modern sosyalistler ortalığı karıştıracaklar gibi. Bağlayıcı bir kural çıkarabilirler, böyle olursa FIFA'ya artık kim saygı duyar bilmem. Önünde fotoğraf çektiren bile olmaz. Bu durumda biz aday adayı olarak nasıl bir tutum sergileriz onu da kestirmek zor. Sonuçta ülke çıkarları söz konusu!

Euro 2008'in kötü adamları

UEFA turnuvaya 12 hakemi davet etti. 24 de yardımcı hakem var orta hakemlerle aynı ülkelerden. Bu hakemlere ek olarak turnuvaya 8 tane de 4. hakem dahil. Yani toplamda 44 hakem mevcut. Hepsi de CL'den tanıdığımız yüzler. Kulaklıklarını da alıp 31 maçın altından kalkmaya çalışacaklar.
Turnuvada Türk hakem yok, aynı ülkeden birden fazla hakem de yok. Ev sahipleri birer hakem göndermişler, İngiltere de sadece hakem düzeyinde temsil edilebiliyor ancak en genç hakemi gönderdikleri için övünecek bir şeyleri yine de var. İngiliz Howard Webb 36 yaşında. En yaşlı hakem 44 yaşındaki Peter Fröjdfeldt.
Frank de Bleeckere ya da Lubos Michel final adayları. Benim adayım Mejuto Gonzalez ama İspanya finale çıkar umuduyla es geçiyorum. Türk hakemleri turnuvayı çoğunlukla evlerinden takip edecekler. Bir kısmı için de UEFA'nın yetiştirme kampları var. Cüneyt Çakır bu alanın favorilerinden. Hakem eskilerimiz de malum, TV'den yönetecekler turnuvayı.

İsviçre

İsviçre kadrosunda 3 Türk asıllı oyuncuyla beraber 23 kişilik listesini oluşturdu. Kadroda aynı kulüpten 2'den fazla oyuncu yok. 2001'den beri takımın başında olan Kuhn, bu handikapıu aşmada zorluk çekmeyecek gibi görünüyor.
Ciddi sakatlıklarından henüz kurtulmuş önemli oyunmcuların da muhtemel katkıları tartışma konusu. Forvette formsuz bir sezon geçiren Frei'nin yerine Eren banko oynayabilir. Hakan Yakın da Young Boys'da yeniden kendini buldu. Defansta Degen ve Müller'in sakatlıkları kadronun 26 kişiye çıkmasındaki önemli etkenlerdendi ancak ikisi de 23 kişilik listeye alındılar. FC Zurich'de harikalar yaratıp Bolton'da sakatlık sebebiyle sıfır çeken 22'lik Dzemaili ise kadronun en büyük kaybı. Toparladığında yerini yine alacaktır. Takımın en büyük avantajı ev sahibi olması. Etkinliğine göz atmak için 2002'deki Güney Kore maçlarına göz atabilirsiniz.
Kadro:
Kaleci: Diego Benaglio (VfL Wolfsburg), Eldin Jakupovic (Grasshopper-Club), Pascal Züberbühler (Neuchâtel Xamax FC).

Defans: Philipp Degen (BV Borussia Dortmund), Johan Djourou (Arsenal FC), Philippe Senderos (Arsenal FC), Stéphane Grichting (AJ Auxerre), Stephan Lichtsteiner (LOSC Lille Métropole), Ludovic Magnin (VfB Stuttgart), Patrick Müller (Olympique Lyonnais), Christoph Spycher (Eintracht Frankfurt).

Orta saha: Tranquillo Barnetta (Bayer 04 Leverkusen), Ricardo Cabanas (Grasshopper-Club), Gelson Fernandes (Manchester City FC), Daniel Gygax (FC Metz), Benjamin Huggel (FC Basel 1893), Gökhan Inler (Udinese Calcio), Hakan Yakin (BSC Young Boys), Johan Vonlanthen (FC Salzburg), Valon Behrami (S.S. Lazio).

Forvet: Eren Derdiyok (FC Basel 1893), Marco Streller (FC Basel 1893), Alexander Frei (BV Borussia Dortmund).

TD: Köbi Kuhn (2001 - ...)

Portekiz

Portekizliler sancılı dönemleri iyiden iyiye geride bıraktılar. 90'lardan önce adını duyuramayan ülke Figo, Rui Costa, Gomes'li altın kuşakla birlikte futbol arenasında hatırı sayılır ülkeler arasına girdi. Scolari'nin revizyon sürecini de kayıpsız atlattılar şimdi heyecan verici hücum hatlarıyla kupayı bekliyorlar.
Avrupa'nın en formda kanat golcüsü(!) Ronaldo'dan çok şey bekleniyor doğal olarak. Deco, Quaresma, Postiga, Nani gibi oyuncular hücümu renklendirecekler, bizlere de futbol ziyafeti sunacaklar. Kalede PAOK'tan Kanada asıllı Fernandez'i kadroda bekleyenler yanıldı, Sporting'in 88'li kalecisi Rui geleceğe hazırlanma seansı ile kadroda. Maniche'nin yediği kesik ileride sorun yaşatabilir teknik ekibe. Keza Tiago da öyle. İtalya'da oynayanları tutmuyor sanırım Scolari. Miguel Veloso kendisinden çok şey beklenen potansiyellerin başında. Hem takımı için, hem de menajeri için çok önemli bir turnuva var önünde. Büyük transferi yapabilir.
Kaleci: Quim (Benfica), Ricardo (Real Bétis), Rui Patrício (Sporting)

Defans: Bruno Alves, Bosingwa (Porto), Fernando Meira (Stuttgart), Jorge Ribeiro (Boavista), Pepe (Real Madrid), Miguel (Valencia), Paulo Ferreira, Ricardo Carvalho (Chelsea FC)

Orta saha: Deco (Barcelona), Petit (Benfica), João Moutinho, Miguel Veloso (Sporting) Raul Meireles (Porto), Cristiano Ronaldo (Manchester United)

Forvet: Hélder Postiga (Panathinaikos), Hugo Almeida (Werder Bremen), Nani (Manchester United), Nuno Gomes (Benfica), Ricardo Quaresma (Porto), Simão Sabrosa (Atlético Madrid)

TD: Luis Felipe Scolari (2003 - ...)

Türkiye

A Grubunda yer alacak Milli Takımımızın kadrosu son oynadığımız Finlandiya maçı öncesi kesinleşti. Gökhan Gönül kadrodan sakatlığı nedeniyle çıkmıştı, 26 kişi kalan kadrodan çıkacak 3 kişi için herkesin tahminleri farklıydı ancak Fatih Hoca son noktayı koydu. Doğal olarak kimsenin beklemediği yerden. Turnuva bitiminde bir veda sinyali mi alıyoruz artık iyiden iyiye bilemedim.Kadrodışı kalanlar; İbrahim Kaş, Yıldıray ve Halil Altıntop. 26-27 kişi üzerinde yapılan eleştiriler henüz bitmeden yeni bir dalga ile karşı karşıya hoca. Kafasındakileri uygulamaya da fırsatı yok artık, şu ana kadr uygulanamadı. Eldeki sürprizler iyi işler yaparsa, maya tutarsa gelecek parlak. Tutmasa da sabır lazım, bekleriz. Mevcut kadro yapısı itibariyle total futbol oynamaya çalışacağız, 4-3-3'lü varyasyonları deneyeceğiz, sık sık format değiştirebileceğiz. Sahaya ne kadarını yansıtabileceğiz bilemiyorum ancak hazırlık maçları pek hayra alamet gelmedi bana. Nihat soru işareti, Sabri ve Balta da keza öyle.
Kadro:
Kaleci: Volkan Demirel (Fenerbahçe), Rüştü Reçber (Beşiktaş), Tolga Zengin (Trabzonspor)

Defans: Gökhan Gönül (Fenerbahçe), Sabri Sarıoğlu, Hakan Balta (Galatasaray), Gökhan Zan, (Beşiktaş), Servet Çetin, Emre Güngör (Galatasaray), Emre Aşık (Ankaraspor)

Orta Saha: Mehmet Aurelio, Uğur Boral, Colin Kazım (Fenerbahçe), Emre Belözoğlu (Newcastle United), Tümer Metin (Larissa), Hamit Altıntop (Bayern Münich), Mehmet Topal, Ayhan Akman, Arda Turan (Galatasaray), Tuncay Şanlı (Middlesbrough), Gökdeniz Karadeniz (Rubin Kazan)

Forvet: Nihat Kahveci (Villarreal), Semih Şentürk (Fenerbahçe), Mevlüt Erdinç (Sochaux)

TD: Fatih Terim

Çek Cumhuriyeti

23 kişilik Çek kadrosu bir süre önce belirlendi. MaestRosicky sakatlığı nedeniyle kadroda yok, emektar Nedved'in kapısı çalındı ama zirvede bırakmışım, dönmem geriye diyerek reddetti. İkinci Larsson hareketini bekledi futbolseverler gerçi ama 2006'da gemiden ayrılan Pavel bize kulak vermedi.
Çeklerin kadrosu sürprizlere gebe olmuştur her zaman, her an her şey yapabilecek kapasiteleri var. Kalede Cech'in verdiği güvenle sahaya çıkacaklar, orta sahalarında alışageldiğimiz oyun kurucularını belki göremeyeceğiz ama Jarolim, Galasek gibi tanıdık oyuncular var. Ofans hattında daimi golcü Koller'in yanında yükselen değer Fenin'i asla gözardı etmemek gerek, keza Baros da yeni bir çıkış için tetikte. Çeklerin savunmaları zirvede bu sezon itibariyle. Defans deyince fabrika olarak görülen İtalya Ligi'nin kalburüstü takımlarında direk oynayan oyunculardan kurulu bir savunma hattıyla geliyorlar turnuvaya. İspanya ile birlikte sempati duyulan ülkelerden birisidir Çek Cumhuriyeti futbol arenasında. Bu kez neler yapacaklar bakalım.
A grubunda yer alacak Çeklerin maçları: Switzerland (7 Haz, Basel), Portugal (11 Haz, Geneva), Turkey (15 Haz, Geneva)
Kadro:
Kaleci: Petr Čech (Chelsea), Jaromír Blažek (Nürnberg), Daniel Zítka (Anderlecht)

Defans: Marek Jankulovski (Milan), David Rozehnal (Lazio), Tomáš Ujfaluši (Fiorentina), Zdeněk Pospěch (København), Zdeněk Grygera (Juventus), Michal Kadlec, Tomáš Sivok (Sparta Prag), Radoslav Kováč (Spartak Moskova).

Orta saha: Tomáš Galásek (Nürnberg), David Jarolím (Hamburg), Jaroslav Plašil (Osasuna), Jan Polák (Anderlecht), Marek Matějovský (Reading), Libor Sionko (København), Daniel Pudil (Slavia Prag), Stanislav Vlček (Anderlecht).

Forvet: Jan Koller (Nürnberg), Milan Baroš (Porsmouth), Martin Fenin (Eintracht Frankfurt), Václav Svěrkoš (Baník Ostrava).

TD: Karel Brückner (2002 - ...)

Çarşamba, Mayıs 28

Çarşı kendine karşı...

...
Yaptıkları, yapacakları, ve yapamadıkları ile Türk spor tarihinin sayfalarında yer alan Çarşı grubu, "Kulübün önüne geçiyor" eleştirilerine son vermek için de kendi tarzı ile hareket etti ve kendisini feshetti.
Beşiktaş Kültür Merkezi'nde Çarşı grubu için yapılan "Asi Ruh" belgelisinin galasında konuşan, grubunun lideri Alen Markaryan, Çarşı'nın kendini feshettiğini ve artık Çarşı diye bir grup olmadığını açıkladı. Markaryan, Çarşı'nın Beşiktaş Kulübü'nün önüne geçtiği eleştirilerinden yakındı.
...

yorumsuz / resimsiz...

Pazartesi, Mayıs 26

dedikodu

Bu transfer sezonunun bombaları Barcelona'dan gelecek gibi görünüyor, malum sezonu kötü geçiren yeni bir başlangıç edalarıyla asılır yenilere. Global bir davranış, kim olsa aynısını yapardı. Evet detaylara geçelim.
Sevilla'nın somut başarıdan uzak kalan ancak piyasada tavan yapan oyuncuları var göz önünde. Poulsen sezon ortasında transfer edilmişti zaten, Alves ve Keita dönemin favorileri. Manchester United'dan Pique de Barça ile söz kesmiş dedikoduları ayyuka çıkmış durumda. Silva ve Hleb de Barça'nın diğer adayları. Kişisel görüşüm bu kadar bol kepçeden Abramoviç bile atamaz, Laporta'nın gözü fena dönmüş olmalı.bir diğer İspanyol Atletico da sezona yenilenerek girecek. Juventus'un Portekizlisi Thiago için bastırıyor, ayrıca Mallorca'dan kaleci Moya ve Barcalı Edmilson da kapıdalar. Fiorentinalı Ujfalusi de bize karşı göstereceği performansa göre Atletico'ya katılabilir. David Villa için de "satılacak" etiketini koymuş sonunda Valencia. Thiago'yu İspanyollara verirsem, bir İspanyol alırım diyen Juve, Xabi Alonso'ya talip. İhtimal de yüksek.

Cuma, Mayıs 23

Sen ağlama..

Manchester United'ın 2. cl kupası bu Moskova'dan gelen. İlki gibi bu da gözyaşlarıyla hatırlanacak. Fanzlasıyla fantastik finallere imza atıyor Fergie'nin öğrencileri ve rakiplerini resmen yıkıyorlar. 1999'un mağlubu Bayern hala toparlayamadı kendisini. Oyuncular hayata küstü.. Chelsea bunu yapmasın, seneye görüşelim çocuklar..
John Terry, Moscow, 2008***
Karsten Jancker, Barcelona, 1999

Final'den neler öğrendik?

*Sezon ManU'nun sezonuydu, haketmese de kazandı, bu sezon böyle.*Chelsea ile de Fenerbahçe bu sezon kaderdaş gibiydiler. Sezon içinde ikisinden de çok şey beklendi. İkisi de kendi çaplarına göre iyi götürdüler ve ikisi de elde var sıfırla döndüler memleketlerine. CL gmüş madalyası neye yarar be dostum.
*Ronaldo bir daha ne zaman penaltı atar bilmem. Topa vurmadan 1 saniye önce kaçırdığını anlamıştı durarak. Öpücük de boşa gitti.
*Koca Terry'i de ağlattılar ama eminim ki Mourinho olsaydı sahada, toplu bir duygusal boşalma yaşayacaklar ve bizleri de ta ordan ağlatacaklardı.
*Futbolun yaz modasında kramplar var, görünce şaşırmayalım.
*Uzatmalarda yatan takımları bolca gören futbolseverler, atak üstüne atak kovalayan iki takımı görünce şaşırmışlardır sanırım.
*Platini'nin futbolun rahatlığını hissettiren tavırları asi yöneticilere olan sempatiye eşdeğer bir görünüm kazandırıyor ona. Moronların arasından sıyrılıp normal bir insan gibi davranabilmek zor zenaat.

Perşembe, Mayıs 22

Lampard, Frank...

"How's John taking it? You can see him out there - he's Mr. Chelsea. He's Chelsea through and through, the captain. He wants it more than anyone at this club. I just want to say that not many centre-halfs will take a fifth penalty. That's testament to his character and nobody at Chelsea at all will criticise him for that. At the end of the day it's a game of football, John's the man, what's done is done... we'll be back."Frank Lampard, duygusal adam...
Ellerini havaya kaldırdığında onun kupayı da kazanmasını istemeyen adam futbolu sevemez...

Olmadı...

Chelsea yapamadı, bu kadar üzüleceğimi düşünmezdim. Ronaldo'nun kaçırdığı penaltıya nasıl coşkuyla sevindiğimi sonradan farkettim. Normal sürenin kralların karşılıklı golleriyle 1-1 bitmesi anlamlı oldu. Ronaldo'nun asılı kalması akıllardan çıkmaz, maçtan sonraki gözyaşları da öyle.Özellikle ikinci yarı olağanüstü bir oyun sergileyen, iki topu direkten dönen Chelsea kadere boyun eğdi. ManU ikinci kez yalandan kazandı kupayı. 5. penaltıyı Terry'e attıran zihniyeti kınıyorum, Arif Erdem'in Portekiz artistliği geldi gözlerimin önüne. Grant'ın tüm teskin çabalarına rağmen içinden dümdüz gittiğine eminim.Chelsea modern bir 4-3-3 denedi, başardı da çoğunlukla, ManU klasik 4-4-2'siyle Spaletti'yi haklı çıkarırcasına gayet İtalyan bir anlayışla sahadaydı. Futbol güzeldi herşeye rağmen. Geçmiş olsun Abramovic'e, tarih tekerrür etti. Aceto'nun Rocky'si, Ivan'ı devirdi. Sovyetler için dağılma vaktidir. Drogba son düdüğü beklemeden dağıldı gerçi. Çıkmasa 5. ilk 5'te yer alacaktı büyük ihtimal, Terry değil de o atacak belki de dönecekti oyun. Kader, kısmet, talih. Futbolun efendileri istemiyorlar bir türlü şu gerçek paralarla FM oynayan Rusu.Son sözler İlker Yasin'e: "Yeter" Beraberindekiler de gittikçe ona benziyor ve iyiden iyiye suyu çıkıyor işin.

Çarşamba, Mayıs 21

Manchester vs. Chelsea

Manchester -Batı- cephesi;


Luzhniki Arena;Chelsea -Doğu- cephesi;

İngilizler kazanır!

Almanların kazandığı dönemler geride kaldı, çünkü kupa kazanmanın ötesine geçen futbol para kazanmayı ön sıraya koydu. İngilizler başı çekiyor. Paranın yanına kupayı koymak için iki İngiliz devi bu akşam karşı karşıya geliyor Moskova'da. Amerikan ve Rus sermayeleri İngilizlerin himayesinde Sovyet topraklarında kozlarını paylaşacaklar. Neresinden tutsan elinde kalır bu ironi. Ronaldo için öldürücü ve son darbeyi vurma maçıdır bu Kaka ve Messi'nin üzerine. Luzhniki Stadı'nda sahne önündeki İngilizler kazanacak. Maçın hakemi Lubos Michel.Ruslar bu sezon iyice zirve yaptılar futbolda. Euro 2008'e katılıyorlar, UEFA'yı aldılar, cl'de ev sahibiler ve Chelsea finalde. Daha ne olsun. Futbol kazansın diyerek son noktayı koyalım.

Salı, Mayıs 20

Golün kralları

Avrupa'da ligler bitti. Şampiyonların ardından krallar da belli oldu. En kral C. Ronaldo'nun ardından gelenler katsayı geyiğiyle de muhatap olarak sıralandı. türkiye'de ise golle yaşayan golcü sıkıntısı ayyuka çıktı. 20 barajını geçemedik yine kral seviyesinde. Katsayı engeline de takılınca çıplak kaldık.1. Cristiano Ronaldo (POR/Manchester United) 31 goals 62pts
2. Daniel Güiza (SP/Real Mallorca) 27 goals 54pts
3. Klaas Jan Huntelaar (HOL/Ajax) 33 49,5
4. Emmanuel Adebayor (TOG/Arsenal) 24 48
+. Luis Fabiano (BRA/Sevilla) 24 48
+. Luca Toni (ITA/Bayern Munich) 24 48
+. Fernando Torres (SP/Liverpool) 24 48
8. Alessandro Del Piero (ITA/Juventus) 21 42
9. Karim Benzama (FRA/O. Lyon) 20 40
+. Rhys Griffiths (PDG/Llanelli) 40 40
+. David Trezeguet (FRA/Juventus) 20 40.C-Ron sezon başındaki Messi-Kaka engellerini aşmışa benziyor. Barça ve milan'ın yaşadığı tökezlemeler ve ManU'nun cl finali yılın en iyi kategorilerinin tamamında Ronaldo'yu üste çıkaracak.
Rhys Griffiths'in Galler'de 31 maçta attığı 40 gol de iç çektiriyor insana.

Pazartesi, Mayıs 19

Eskişehirspor aka. Unakıtan...

Öncelikle Eskişehirspor'u Turkcell Süper Lig'e çıktığı için kutlarım. Belli bir kültürü, mantalitesi, gecmişi, tribünü, kalitesi bulunan bir kulübun en üst ligde var olması güzel. Sorun olusturabilecek konu ise koca Es-es'in ust lige cikarken yasadiklari. Diyarbakir hocasinin dediklerini "acaba"larla degerlendirip, bir nebze es gecerek Bolu macina giden ve daha yerime oturamadan takimin 10 kisi kaldigini goren bir Bolu sempatizani -taraftari degil- olarak sonucun hic de icime sinmedigini belirteyim.

Selcuk Dereli'nin yonetim anlayisina hicbir zaman saygi duymamisimdir, kurallari uygulayabilme kabiliyitenin yaninda insan iliskilerini yonetebilme becerisi de onemlidir malumunuz bu meslekte. Sert hareket macin basinda yapildiysa kart da macin basindsa verilir anlayisini destekliyorum ancak bu mac icin bu degerlendirmeyi baz alirsak macin kartlardan dolayi tatil edilmesi gerekirdi, o da olmayinca doğal olarak adaletsizliğin dik alası sergilendi....
10 kisi kalmasina ragmen sahanin hakimi olan Bolu'nun direkten donen 3 topu kaderin cilvesiydi. 2. yarinin basinda kacan pozisyonun sokunu atlatamadan yedikleri gol de konsantrasyonu yonetememe sorunu. Macin 2-0'a geldigi andan itibaren protokol tribunune yonelen taraftarlarin Unakitan'i ve esini alkislamalari ise akilda kalan en manidar davranis. "Siyaset disari" slogani da bir disavurum olarak hafizalara kazindi. Aklima sandikta gorusuruz Mesut Bey ornegi geldi ve dillendirdim ama sayin Cerrah'in eliyle daireler cizerek bulundugum alani cevrelemesinin ve goturun emri vermesinin ardindan sahayi yandan yandan terketmek zorunda kaldim. Polisler esliginde cikmak istememem agir basti. Velhasil-i kelam, mac bitti. Eskisehir cikti. Kapali ust tribunde Carsi'ya tas cikaracak bir performans sergileyen Eskisehirlileri ust ligde gormek guzel. Cok daha onurlu bir sekilde cikabilecek gucleri ve potansiyelleri de var. Ustte iyi isler yaparak bu isi tatliya baglarlar ve yasananlari unuttururlar umarim.

Bu kısım Bolu icin: Inonu'nun numarali kismini aile cay bahcesine gelen taraftarlarla dolduran baskan Necip Carikci'ya tum Bolu halki tesekkurlerini sunmustur umarim. Taraftarlarin da kendine ceki duzen vermeleri gerekiyor tabi, bu kadar bos ve altyapisiz olmamali bir kitle. Sahaya atilan maddeler, organizesiz cigliklar cirkinlestirdi maci.

Son söz: Bank Asya gerçekten de çok iyi hazırlanmış bu organizasyona. Galatasaray'ın şampiyonluğundan daha coşkulu bir kutlama vardı İnönü'de 1. ligin üçüncüsü için. Seneye daha da gelişmiş bir hal alırsa tüm lige bakış, İngiltere modeline yaklaşabiliriz.

Cuma, Mayıs 16

U-17'de final günü

Penaltı atışları sonucu elendiğimiz Fransa ile Hollanda'yı uzatmalarda geçen İspanya bugün turnuvanın final maçında karşı karşıya gelecek. Batuhan'ın Süper Lig'de oynamış olmanın verdiği(!) tecrübesi ile atmaya çalıştığı penaltı bizi finalden etti belki ama olsun, yaşının genç olduğunu ve henüz U-17 aşamasında gezindiğini hatırlamıştır belki Beşiktaşlı forvetimiz.
Turnuvanın finali bu akşam Mardan Arena'da. Vesileyle iyi reklam yaptı sanırım malum spor kompleksi, iyi de yaptı. Ligler neredeyse bitti Avrupa'da ve turnuvanın final günü. Antalya'da Wenger'i görsem yine şaşırmam şu durumda. Haziran ayında seçmeleri yapılacak "büyükler"den önce bu mevsimde "hot prospect"leri keşfedebilmek daha önemli.
Fransa takımında 2-3 tane de olsa kökten Fransız olurdu hep, bu gelen jenerasyonda o da olmayacak gibi duruyor, neredeyse tamamı siyahi futbolculardan oluşan bir kadro var ellerinde. Le Havre bandrollü teknik Viera; Gueide Fofana, Fransa'yı alıp götürüyor.
ps: Fransa ile İspanya grup aşamasında da karşılaşmışlardı ve skor 3-3'tü, bu kez o denli açık futbol beklenemez ama zevk verecekleri kesin.

Real Madrid 2008 - 2009

Real'in formaları taslak çizimle de olsa yansımıştı şubat ayında. Resmi lansmanı da yaptılar dün. Raul bir ara gözden düşmüş kaptan olarak arkalarda kalırdı, şimdi yine en önde. Yakışıyor da kendisine önde olmak, öyle de kalsın o zaman.

Formada çok ekstrem bir yenilik yok, lacivert formayı Chelsea formasıyla karıştırmak da pekala mümkün, içinde Robben var diye mi öyle oldu bilmiyorum ancak algım bu yönde çalıştı.

Süper lig için son çağrı

Bank Asya 1. liginden yukarıya çıkan 2 takım Antalya ve Kocaeli oldu geçtiğimiz haftasonu. 3. aday İstanbul'da belirleniyor. Bolu - Sakarya ve Eskişehir - Diyarbakır. 4 takım da Süper Lig'in tozunu zamanında bolca yutmuş. Bolu -kendisi memlekettir bana- diğerlerine oranla biraz daha eskide kalmış olsa da üst lig tecrübesi bazında, son 3-4 yıllık periyotta başkan Necip Çarıkçı'nın ekstra gayretleriyle iyi bir grafik çizdi ve bu yıl çıktığı ligin 6. sırasına yerleşti. Turkcell Süper Lig vizesi almaları şehir için mükemmel ötesi bir şey olur ancak bu noktada olmak da sürece bakınca oldukça iyi. Bolu taraftarına da değinmek lazım, takımın peşinden her yere gittiler. Son kertede de yanlız bırakmazlar.Diyarbakır ve Sakarya 2000 sonrası dönemde üst ligde tutunmaya çalıştılar, bir kez daha deneyecekler şanslarını. Eskişehirspor ise münhasır taraftar kitlesini tatmin edecek hamleyi bir türlü yapamadı son zamanlarda. Unakıtan'ın rant kaygısıyla da olsa verdiği destek onları da kapının önüne kadar getirdi. İlk maçlar bu akşam İnönü ve Ali Sami Yen'de. Final maçı pazar İnönü'de. Gidilip izlenir iş çıkışı mis gibi. Bolu bir de üste çıkarsa, Yaren nedir o zaman gör sen.

Çarşamba, Mayıs 14

Juego Bonito - 14

English Premier League, Reading veda etti.
Nasıl bir veda olduğunu resim gayet iyi anlatıyor. Futbolu güzel kılan duygulardan birisi, tüm tezatlara rağmen.

West Ham new away kit

İngiliz kulüplerinde belli bir standart var formalarda, home-away standardını bir şekilde tutturuyorlar ve izleyiciler yabancılık çekmiyor.
Umbro'nun yeni çizgileriyle yeni deplasaman formalarını tanıtıtlar. 22 mayıstan itibaren satışta.

Salı, Mayıs 13

Düşen takımların düşmeyen oyuncuları...

Düşen takıma bakan gemi gözüyle bakar herkes, onlardan ne koparırsak kardır mantığıyla iyileri kapılır birer birer takımın. Kalan vefalılarla, takımı biz düşürdük yine biz çıkaracağız diyenlerle devam eder yola gariban tayfa. Bu sene de farklı olmayacak. Bizde düşen takımlardan kimler yukarıda kalacak tahminlerini yapalım beraber.Kasımpaşa'dan başlayalım; Genç oyunculardan Yekta ve Barbaros dikkat çekmişlerdi zaman içinde, yazı da boş geçmezler. Faruk Bayar ve Erhan da diğer favoriler. Fatih Akyel de kendine bir kontenjan bulup yukarıda kalır.
Manisaspor'da ciddi bir çözülme yaşanacak gibi. Takımdaki kalburüstü oyuncular bu gemide kalamazlar. Oğuz Sabankay, Ferhat, Nizamettin, kaleci Ufuk, Sezer, Burak, Selçuk İnan, Metin Akan, Rafael, Okan Koç, Uğur İnceman, Kalebane, Borbicconi, Şener ve Celalettin. Bu adamların adını buraya yazınca bir kez daha şaşırdım, bu oyunculardan kurulu bir kadronun küme düşmesi mantıklı gelmiyor hiç.
Rize;'ye de göz atarsak kısaca Serhat Akyüz, Fahri, Leandro, Ribeiro, Kürşat, Suat Usta, Zafer Biryol, kaleci Özden ve Altan Aksoy kalmazlar bu takımda. Yolları açık olsun.

Pazartesi, Mayıs 12

Med-cezir

Bitişler hep hüznü ve sevinci beraberinde getirir. Futbol sezonunun bitişi de farklı değil. Hüznünü de alıp düşenlerle birlikte vizeyi kapıp bir üste gelenler var. Sona eren liglerde neler olmuş kabaca bir bakalım.Bizim ligimizden Kasımpaşa, Manisa ve Rize bir alta gittiler. Ligin son haftasından önce netleşmişti tablo. Kasımpaşa çok önceden düşmesine rağmen bırakmadı kendini ve düşen diğer takımlarla puanlarını eşitleyip 3 takımın da 29 puanla düşmesini sağladı. Alttan Kocaeli ve Antalya ait oldukları yere döndüler, üçüncü takım için play-offlar bekleniyor.
İngiltere'de son haftada şekillendi tam liste. Son sıradaki Derby ilk yarıdan belli etti kendini diğer iki takımın belirlenmesi ise hayli heyecan yarattı. Fulham, Bolton, Reading ve Birmingham arasındaki mücadelede kaybedenler Reading ve Birmingham oldu. WBA ve Stoke City alttan çıktılar, 3. takım play-offlar sonucu gelecek.İspanya'da Levante ve Murcia düştüler daha önceden. Bitime 1 hafta kala son takım bekleniyor. Zaragoza, Osasuna, Huelva hatta Valladolid muhtemel yolculardan. Numancia, Malaga ve Gijon da seneye bir üstteler. 4. sıradaki Sociedad umutlarını başka bahara taşıdı.
Almanya'da bitime bir hafta var. Köln'ün üste çıktığını başa yazalım ki kan çektiği belli olsun. Üste çıkan diğer takım ise M'Gladbach. 3. takım olma yolunda Hoffenheim ile Mainz çekişiyor. Bu takımların yerlerine geçecek ekipler de biri dışında belli. Kesinleşenler Hansa Rostock ve Duisburg düştüler. Son takım için favori Nürnberg, plase Bielefeld.İtalya'da da düğümün bir kısmı son haftaya kaldı. Livorno ve Empoli'nin yanında 10 yıl öncesinin UEFA şampiyonu Parma düşecek gibi. Alttan gelecek takımlar için henüz bir netlik yok ancak Chievo son 3 haftada büyük bir tökezleme yaşamayacak gibi görünüyor.
Son olarak Fransa. PSG'nin düşeceği konuşulurken şimdilik yırtmış gözükmeleri heyecanı azalttı. Strasbourg ve Metz'in ardından Lens, PSG veya Tolouse üçlüsünden birisi alta yol alacak. Son haftada zirveyi kovalayan Bordeaux ile oynayacak olan Lens düşmeye en yakın aday. Le Havre, Nantes ve Grenoble'ın üst lige çıkmaları da bitime iki hafta kala garanti konumunda.

Pazar, Mayıs 11

Bir şampiyonumuz var...

Fazla söze gerek yok, dün akşam Fenerbahçe ile Galatasaray'ın ayrı yerlerde maçları vardı. Bu iki maçın herhangi bir yerinden alınmış herhangi bir kare bile yeter neden Fenerbahçe'nin şampiyonluğu kaybettiğini açıklamaya. Geçen senelerde de oldu böyle kafa kafaya son haftaya girişler ama Galatasaray'ın arkada olduğu zamanları hatırlıyorum ben daha çok. Ve hep Galatasaray'ın son maçlarını büyük bir arzu ve istekle kazandığı da hafızamda. Dün Fenerbahçe bunu yapamadı, çünkü profesyonellik böyle emretti. Yemişim profesyonelliğini, futbola ne oldu, futbol oyununa?Yürekle oynamak başka bir yerde olmak demek, daha yukarıda. Tebrikler Galatasaray'a...

Cumartesi, Mayıs 10

Ronaldinho mu, Nike mı?

Reklamlarda oynamak, teknik sponsorlardan yüklü miktarda kontrat alabilmek, firmanın yüzü olmak zor iş, daha da zoru şu ki firmanın sponsorluğunda olmayan bir kulübe geçme ihtimalinin doğması ve aradaki farkın nasıl kapatılabileceği konusu. Ronaldinho Nike'ın son dönemdeki aktörlerinden biri, geçen seneye kadar en önemlisiydi belki de. Yılda 2 milyona yakın bir ücret alıyor firmadan. Sözleşmesindeki ilgili maddeye göre Nike sponsorluğunda olmayan bir takıma gittiğinde -ki bu AC Milan'dır- rakam çok aşağılara düşecek ve kısa anlaşma bittiğinde yeni bir kontrat önerilmeyecek.Geçmişte bu tarz transfer spekülasyonlarını çokça duyduk, dinledik ancak derinine bir türlü inmedik, inemedik. Fransa 98'deki Ronaldo ile başladı galiba sorgulayabilme süreci. Gerisi geldi mi bilmiyorum. Mantıklı bir sonuca ulaşılır umarım. Tekrar Ronaldinho'ya dönersek; futbol hayatının düşüşe geçtiği bir dönemde zor bir karar süreci yaşıyor, kazananın futbol olması ümidiyle.

Cuma, Mayıs 9

Ruslara İngiliz kıyağı

Abramovich'den olsa gerek, bileti ile gelen Zenit taraftarlarından vize istenmeyecek. Schengen'e trip yapan, EU'nun dışında takılan, küstah İngilizler bunu da yaptı. Chelsea ve Manchester taraftarlarının Rusya'ya gidişlerinde yaşanacak sorunları önceden görmeseler dünyada böyle bir işe girişmezlerdi ya neyse. Aslolan sonuçtur. Bu arada iki büyük kupada da Britanya ve Rus dışında bir yer çıkar sağlayamıyor. Ev sahipleri İngiliz ve Rus, 4 finalistin 3'ü Britanyalı, 1'i Rus.

Kupa biter Barça başlar

Laporta sonunda çıkardı ağzındaki baklayı, gerçi ne kadar gizli saklıydı malum ama olsun, sonunda resmi ağızdan da duyruldu. Haziranın 30'una kadar süre vermişler Riijkard'a bavullarını toplaması, evladı Bojan'la vedalaşması için. Barça B Takımının abisi Josep Guardiola yeni teknik direktör olarak başlayacak sezona. Laporta'nın veda metnine bakınca duygulanıyor insan, bizim puanlarımızı çaldın, yedin bitirdin demek yerine, bize kazandırdıkların için teşekkür ederim demeyi uygun bulmuş. Dile kolay, tam 5 yıl olmuş Riijkard geleli. 2 lig, 1 CL, 2 de Süper Kupa kazanmışlar."Pep" Guardiola'nın gündemi çok yoğun olacak geldiğinde. Kimler gitsin, kimler kalsın tartışmasıyla başlayacak, alttan oyuncular getirecek, sezonu şenlendirecek velhasıl. Avrupa Şampiyonası'nın bitimiyle Barcelona'nın transfer sezonu başlayacak.
Muhtemel yolcular;
Jorquera (sakatlıklardan dolayı yedek bile kalamayan yedek kaleci)
Rafael Marquez (Meksikalı müzmin sakat)
Zambrotta (AC Milan'a doğru)
Thuram (kontratı bitiyor)
Deco (performansı dibe doğru)
Ezquerro
Sylvinho
Edmilson
Ronaldinho (malum sorunlar, AC Milan'a doğru)
Thierry Henry (teklife göre)
Samuel Eto´o (teklife göre)

Inter iman gücüyle

Inter Milan, Roma'nın 3 puan önünde Serie A lideri, bitime de 2 maç var. Durumlar kritik yani, İtalya'da da var Denizliler, korkmak lazım. Interliler de korkmuş işte, Papa'ya başvurmakta bulmuşlar çareyi.Kaptan Zanetti, lise talebesi gibi taranmış saçlarıyla, büyük bir hüşu içerisinde XVI numaralı Benedictus formasını hediye ediyor Papa hazretlerine. Figo'nun yüzünde de ilginç bir bakış var, ne işim var burad mı diyor, adamdaki güce bak mı diyor bilmiyorum ama normal şeyler demiyor. Moratti ise bambaşka, ağzı kulaklarında adamın, kolay mı hiç, asi Roma'nın önünde şampiyon olacaklar.

Perşembe, Mayıs 8

Barça hepten out

Saçmalıktı herhalde ta başından beri. Haftaiçi olması bile yeterdi gerçi. Barcelona'nın bu kadar bezgin bir vaziyette sahada gezinmesi, Messi'nin yüzündeki tek başına olmuyor bakışları. 4-1'lik skor neresinden bakılırsa bakılsın gerçek değil. Penaltının ucuzluğuna tamam diyorum ancak öte yandan kaçan gollerin haddi hesabı yok Real adına. Robinho'nun içeriye girmesi farkı önledi tabi o da var. Maşın öncesi ayrı bir olay, sonrası ayrı bir olay, içi de apayrı bir olay. Bir alkış muhabbeti koptu önce, olmalı olmamalı türünden, Barça orijinal formasını giydi babalar gibi alkışladı, helal olsun. Maç Katalunya'da oynansaydı aynısı olur muydu emin değilim ama ortalığı sel götürmez ve koltuklar sağlam kalırdı, bundan eminim.Maçtan önce Barça galibiyet yeminleri etti, bu maçtan alınacak bir fark biraz olsun takımın kaybedilmiş saygınlığını geri getirebilirdi, Riijkard'ın boş bakışları olmazları daha baştan bağırdı gerçi, beklenen de oldu. Real fırtınası işte, bu sezon böyle geçti İspanya'da. Higuaín'in çok temiz bir stili var, Ruud'u aratmaz, Ruud da terkeder mekanı.Maç sonunda da bildik vakalar. Barça için yeniden yenilenme vaktini işaret ediyor herkes. Taraftarların isyanı sokaklara taşıyor. Hatta oyunculara kadar, herkesin elinde ayrı bir liste var, Barça'dan önce kimler gider üzerine. Göreceğiz.