Cumartesi, Aralık 29

2007 futbolundan payıma düşenler

aceto'nun 350 maçlık parmak ısırtacak temposundan hareketle kendi muhasebemi yapayım istedim. Kendimi kıyaslayacak bir 2006 analizim yok malesef ama bu da bir ilk olsun, seneye işimize yarar. Dünya ligleriyle ilgili net rakamlar veremiyorum, TV'nin aşırı temposu kaba bir tahmini bile engelliyor. Copa America biraz net, NTV'nin lig yayınları keza öyle. Diğerleri karmaşık, bu yüzden listeye sadece Türkiye sınırları içinde oynanan veya dışarıda Türk takımlarının oynadığı maçları almak net bilgi vermesi açısından daha iyi olur gibime geldi.
Buyrunuz hakim bey;
-12+11 Fenerbahçe maçı Saraçoğlu'nda.
-20 küsür GS, BJK maçı stadda, 20 diyelim (cl, fortis, uefa, turkcell)
-34 Turkcell Süper Lig maçı, (haftada asgari 1 tv maçından)
-10 kadar 3. lig maçı stadda,
-50 Milli takım, bizimkilerin Avrupa maçları, LigA ve Fortis maçı,
Total: 137 gibi bir şey ama yuvarlatıp 130'a indirelim. Türkiye'yi direk ilgilendiren 130 maç. TV'den dolaylı ilgilendiren, ilgilendirmeyen maçlar için de 2008 yılı iyi bir istatistik içerecek. Yazdım bir kenara.

Ara durakta inecekler

Takımdan ayrılmak isteyen oyuncu ya bir kenarda somurtur ya da tüm dikkatleri üzerine çekecek kadar fazla hırs yapıp döktürür. İkisini de beceremeyen istisnaları saymıyorum. Malum devre arası geldi, ilk yarıda yerinde duramayanlara bir anlamda gün doğdu. Tahmini takım değiştirecek oyuncuları sıraladık.

Afonso Alves. Herenveen'de geçirdiği harika sezonun ardından yol almasını bekledik ama fazla nazdan olsa gerek evde kaldı. Artık vaktidir, yeni bir başlangıç ona da lazım.Klaas Jan Huntelaar. Eredivise'den yayılan yüksek standartlı forvetlerin sonuncusu. Yaş uygun, hız, fizik yerinde. Sezon sonunu görmez ve Ajax parayı seçmek zorunda kalır.
***
Nicolas Anelka. Listenin tepesinde aslında, 10 golün karşılığını almak isteyecek tabi. Adebayor'un yerine hayal ediyorum kendisini ya da Drogba'nın yanında.
***
Artur Boruc. Celtic'in kontratı bir ara yenileriz geyiğine sığınan yıldızı. Takımının CL'deki yükselişinin temelindeki, kalesindeki sağlam adam. Ucuza gidebilir ama gider.Fabio Quagliarella. Udinese'nin sağlam forvet oyuncusu. Giderse kulübüne çok iyi para getirecek. Yeni gelin hesabı, ağlaya ağlaya verecekler.
***
Valencia'nın enkazından kurtulmaya çalışanlar. Tek bir oyuncudan fazlası gemiyi terkedecek gibi. Flores'e yapılan vefasızlığın üzerine Dutchman tuz biber ekti. Villa, Silva, Morientes, Marchena durmaz artık. Zigiç oynama fırsatı bulur belki vesileyle.

Cuma, Aralık 28

Intelligence!

Çamurda ağırlaşan topu anlatırlardı daha 20 yıllık eskiler, nereden nereye..

Perşembe, Aralık 27

Polis kimseyi dövmez, bitmiştir!

Maraton'da olay çıktı geçen gece. Dövüldüğü iddia edilen kameraman, araya giren Şansal Büyüka faktörü, tehditler, Emniyet Müdürü, yetkililer, yetkiler vs. Türkiye'de zor zenaat tribünde yaşamak. Hele ki maçın başında büyük sıfatı varsa. Suçlu kim diye sorulduğu vakit, asla tek bir noktayı gösteremiyoruz. Her kafadan ayrı bir ses. Geç de olsa anlayacağız gerçi, suç bizim, hepimizin, neyse.Gelin herşeyin ütopik bir düzlemde gerçekleştiğini varsayalım ve stada girişten önceki arbedeleri geride bırakalım ve sonraki zaman dilimini ele alalım.

Evet, başlıyoruz.
Taraftar biletini okutup koltuğuna yöneliyor, ortam biraz gergin. Heyecanına yenik düşen adam dozu kaçırıyor ve tribunde taşkınlık yapıyor, rakip seyirci şikayetci oluyor veya güvenlik güçleri kamunun selahiyeti için kişiye müdahele ediyor, taşkınlık yapan kişi zorluk çıkarsa da güvenlik belli bir seviyede kendisine durumu izah ediyor ve goturulmesi gerektigini, karsi koymasi halinde zor kullanılarak bunu gercekleştirmek zorunda kalacağını söylüyor. Taşkınlık yapan birey başını sallayıp polis otosuna bindiriliyor, bu esnada şahsın avukatına da haber veriliyor. Şahıs emniyetteki ilk sorgusunun ardından nöbetçi mahkemece yargılanıyor. Kendisine x miktar para cezasi, x gün kamu yararına calışma, x seans terapi cezası veriliyor, suçun tekrarlanması halinde de x yil stadlara girememe cezasının kendisini beklediği söyleniyor ve vedalaşılıyor...Realiteye de bir goz atalim;
Stadyuma ickili gelmiş, şişenin dibini 2. polis aramasında bitirmeye calışan bir adam, ağzından engin küfür dağarcığının en nadide örnekleri fışkırır vaziyette, taraftar derneğinden indirdiği "beleş" biletle sahaya giriyor. Yöneldigi yer ön sıranın ortalarına doğru, ayakta ve sahaya hakim bir vaziyette, çogunlukla da insancıkların görüşünü engeller nitelikte.
...
Maçın başlamasıyla birlikte, tempolu küfür de başlıyor, ardından küfürler biraz daha
bireysellestirilip rakip tarafa sözlu sataşma halini alıyor, karşılıklı bir iki seferden sonra muhtelif yaralayıcı maddeler karşı tarafa atılmaya başlıyor, bu esnada polis giriyor devreye, iki grubun arasına giriyor ve barikat kuruyor.Bu durumdan gaz alan taraflar şiddetin dozunu artırıyorlar. Polis de şiddete başvuruyor ve gözune kestirdigi 2-3 elebaşını kıstırıp, onlarcasının da kaba etlerinde ciddi acılar birakarak dindiriyor stadın o bölümündeki acıyı. Aralardan seçilmiş kişiler
yaka paça emniyet aracına gotürülürken polislere de gerekli küfürler ve tehditler yağdırılıyor.
Karşılığınin daha ağır verildiğini söylemeye gerek yok şu aşamada. Kaçış yok, bir iki sopanın ardından nezarete atılıyor bizim "taraftar."...
Bu esnada maç bitiyor, yöneticiler klasik acçıklamalarda bulunurken reyting aşkiyle taraftarları savunuyorlar ve sürekli o civarda dolaşan tahriklerden bahsediyorlar, taraftarlarını ezdirmeyeceklerinin altını çizip hışımla terkediyorlar mekanı. Canlı yayının sona erdiği saatlerde araya giren hatırlı kişiler, yönetici avukatları, üst düzeyler, ensesi kalinlar "aman abim, yaman abim" yağlamalarıyla taraftarları içeriden alıveriyorlar ve topluma kazandırmanın verdiği huzurla
yuzleri daha bir guleç vaziyette sürdürüyorlar beyaz hayatlarını. İçerden çıkan taraftar maçın skorunu, takımının durumunu umursamadan kendisinin fotolarda nasıl çıktığına bakıyor gururla ve yoluna devam ediyor...-Oglum Bekir, haftaya bizim cocuklara da bilet ayarla deplasman için, davulu onlara çaldiracam, arkalar cok boş kalıyo yoksa.
-Eyvallah abi, büyüksün.

Salı, Aralık 25

Pazartesi, Aralık 24

Süper Lig'in ilk yarısı

Bitti çok şükür ve son maçında evinde Gençlerbirliği'ni 2-0 yenen Sivasspor, 37 puan ve averajla ilk yarıyı lider olarak tamamladı. TFF'nin statüsünde sezon ortası averaj sıralaması ile ilgili net bilgiler yok, her kafadan ayrı bir ses çıkabilir pekala ama hakkaniyet adına, duygusallık adına, ezileni sahiplenmek adına ve en önemlisi genel averaj itibariyle Sivasspor ligin ilk yarısını lider kapatmıştır, hayırlı olsun. Bunu yaparken evinde oynadığı 9 maçtan 27 puan toplaması ve sadece 3 gol yemesi de ayrı bir konu.Sezon başında varlıklarından rahatsız olduğumuz İstanbullu ve Ankaralı takımlardan 3 tanesinin düşme potasında olması kimseyi üzmüyordur sanırım. Tek sürpriz Oftaş'ın yukarılara tırmanırken abilerinin aşağıda kalmış olması. O kadar da olur, boynuz-kulak hikayesi.
***
2007-2008'in ilk yarısında maç başına düşen gol sayısı 2.48, hafta başına düşen gol sayısı da 22.29 olarak gerçekleşti. 30 golle 16. haftasında bu yarının en yüksek gol rakamına ulaşılan ligde, devrenin en farklı skorlu galibiyetini, 5. haftada Galatasaray, Konyaspor'u İstanbul'da 6-0 yenerek elde etti. Ligin 10 haftasında ise futbolseverler yalnızca 17 gol izleyebildi. Ligin 5. haftasında 4-3'lük Gaziantepspor-Kayserispor maçı, 7 golle ilk yarıda en çok gol atılan karşılaşma oldu.Galatasaray'ın önderliğinde uzunca bir süre giden ligimiz son dönemeçte Feldkamp'ın kaprislerinin de katkısıyla Sivas-Fener ikilisi zirveyi yakaladı.
***
Gol krallığı yarışmasında, Fenerbahçeli Semih ve Trabzonsporlu Gökdeniz, 10'ar golle ilk yarıyı zirvede kapadılar. Semih'in kaç maçta oynadığını ve bunların kaçında ilk 11'de çıktığını göz önünde bulundurmak lazım. 10 golün 3 tanesinin de 3 büyüklere gitmiş olması ayrı bir ironi. Bu futbolcuları, 8'er golle Beşiktaşlı Bobo, Vestel Manisasporlu Holosko, Gaziantepsporlu De Nigris ve Sivassporlu Mohamed Ali, 7'şer golle de Denizlisporlu Yusuf, Kayserisporlu Gökhan, Sivassporlu Mehmet Yıldız ve Konyasporlu Murat Hacıoğlu izliyorlar.Hakemler bu 17 hafta boyunca 37 kez penaltı noktasını gösterdiler ve bunlardan 28 tanesi ağları buldu. Fenerbahçe ve Kasımpaşa hiç atış kullanmadılar, Galatasaray 5 atışla bu alanda lider. (Bu senaryoyu geçen seneden de hatırlıyoruz, sezon sonunda neler olacak acaba)
***
Fenerbahçe derbi niteliği taşıyan maçlardan 9 puan çıkardı, bir anlamda geleneğini sürdürdü.
***
Teknik direktörler yine bolca tartışıldı, gezginler kervanına yeni kişiler katıldı, Zico farklı bir portre çizmeye başladı, Ertuğrul gitti gitti geldi, Feldkamp huysuz ihtiyar oldu, maça çıkmadı, Ersun Yanal Trabzon'a el attı. Klasik td hikayeleri işte.En Fazla Galip Gelen Takım: Sivasspor (12)
En Az Galip Gelen Takımlar: Ankaraspor, Kasımpaşa (2)
En Fazla Berabere Kalan Takım: Kayseri (8)
En Az Berabere Kalan Takım: Sivasspor (1)
En Fazla Yenilen Takım: Kasımpaşa (12)
En Az Yenilen Takım: Galatasaray (1)
En Fazla Gol Atan Takım: Fenerbahçe (30)
En Az Gol Atan Takım: Kasımpaşa (13)
En Fazla Gol Yiyen Takım: Kasımpaşa (32)
En Az Gol Yiyen Takım: Galatasaray (12)
Bu istatistikler doğrultusunda ironi dozu yüksek eleştiriler; Sivas'ın liderliğinde Bülent Uygun'un payının sorgulanması, Galatasaray'da Orkun'un ve defansın sorgulanması, Fenerbahçe'ye alınacak forvet... vs.

Salı, Aralık 18

Kaka Leite, 2007

Kaka. Bu adamla yatıp kalkıyoruz bir süredir, daha da süreceğini önceki postta hem isteyip hem yazmıştım, inşallah diyelim. Bu adamın 2007 ajandasına bir göz atmak lazım aslında bu talepleri yinelerken, gittiği deplasman kadar fazla ödül törenine gitmiş neredeyse. Ajanda konuşsun, ben susuyorum..
Bu posta ödül töreninden bir resim koymayı uygun görmedim, biz yine onu saha içinde seviyoruz.

*17th December 2007: FIFA World Player 2007
*16th December 2007: MVP of the Club World Cup Final
*13th December 2007: Best Player of the year for the WORLD SOCCER
*2nd December 2007: PARIS, Golden Ball Winner 2007
*19th November 2007: 'OSCAR del Calcio A.I.C.'
*5th October 2007: Best Player of the season according to Fifpro
*30th August 2007: Uefa: Best Player of the Champions League 2006-2007
*24th August 2007: Best player in Europe for Skysports
*6th June 2007: Best player in the world, official website of FIFA
*1st June 2007: Best player in the world for KICKER
*26th May 2007: Best player of the season for official website of UEFA
*23rd May 2007: Top goalscorer with 10 goals in the Champions League 2006-2007
*15th May 2007: San Siro Gentleman 2007 Award

FIFA'nın en'leri

Dünyanın en iyisi Kaka oldu malum, ha olmasa da dünyanın en iyisi olduğuna kimsenin şüphesi yoktu. Bayanlarda da FIFA'nın bu prestijli addedilen ödülünü Marta aldı. Ya da şöyle diyelim; Ödül yine Marta'da kaldı. Abone gibi bir şey zira. Marta'yı erkeklerin arasında oynarken görmek isterim açıkçası. Eminim dikiş tutturur. Eskilerin "erkek Fatma" dedikleri türden bir kadın. Daha birkaç yıl inmez zirveden, Brezilya'nın suyunda bir şeyler olduğunu kanıtlıyor bu kadın. Kaka'da da aynı temayülü seziyorum ben. En azından ilk 3 garanti her sene. Hele bu "belong to Jesus" temasıyla hareket etmeyi sürdürürse. 2007'de alamadığı ödül veya kupa kalmadı adamın, gerçekten bravo.Kaka bu tempoda giderken diğer iki sırayı da Messi ile C. Ronaldo paylaşırlar, aralarındaki fark kupayı almak ya da daha çok yaklaşmak gibi şeylerden ibaret olur.
Aguerö denen velet en yüksek hedefleri olan bir takıma giderse de her ortamda bulunması şart olan 4. kişi kontenjanından abilerin arasına katılır. Abilerin en büyüğü 25 olunca insan seviniyor hani, daha uzun yıllar var bu adamları canlı canlı izlemek için.

Konu FIFA'nın ödülünden çıkmışken;

Barça yılın Fair-play ödülünü aldı. Unicef ile 360 derece işbirliğinden ötürü.FIFA U-17 World Cup Korea 2007'nin en değerlisi Alman Toni Kroos,
FIFA U-20 World Cup Canada 2007'nin en değerlisi Arjantinli Sergio Agüero
ve FIFA Beach Soccer World Cup Rio de Janeiro 2007'nin en değerlisi Brezilyalı Buru
da ödüllerini aldılar.
2007'nin en başarılı ülkesi Arjantin olurken, en fazla gelişme gösteren ülke de Mozambik oldu.

Pazartesi, Aralık 17

Winners&Losers, 17.Dec (Weekly)

Winners;
Tuncay Şanlı.
3 hafta, 3 gol. Winners listesinin başında. Attığı son gol aynı zamanda takımına 3 puanı da getiren gol.
Gökdeniz Karadeniz. Trabzon'da işler kötüye gitti mi Gökdeniz iyiye gidiyor ve takımı bir bataktan daha kurtarmanın verdiği azimle sıralıyor gollerini. Öyle yalan goller de değil hani, maç kazandıran, parmak ısırtan goller. 2 tane daha ekledi bu hafta hanesine.Semih Şentürk. Nöbetçi golcü aynen devam. Zico'dan Kezman çalımı bekleyenler yanıldı ama Semih'e güvenenler yanılmadı. Attığı 2 golle maç kazandırdı, gollerden biri sol ayakla ve hayatının golü olmaya aday.
Nihat Kahveci. 2 gollük bir performans da ondan geldi. 3-1 aldıkları Getafe mücadelesinde ilk 2 golü bıraktı filelere.
Alex Ferguson. Liverpool'u kanlı bir maçın ardından devirmeyi bildi.
Milan. Kıtalararası kupayı bildik bir senaryoyla aldı götürdü. Inzaghi'den malum goller ve Kaka'dan abartısız bir resital. Riquelme olsaydı böyle mi olurdu bilemem tabi.

Losers;
Arda Turan. Fenerbahçe maçında oyundan alınmasıyla gündeme gelen motivasyon eksikliği, Sivas maçında ayyuka çıktı. Arda; saha içinde, tribünde ve kulübede kim varsa ayırd etmeksizin dalaştı.
Roy Keane. Sunderland yalanları oynuyor. Ekimden beri galibiyet alamadılar, 15 milyonluk transferler düşündürüyor sadece.Messi. Sakatlandı, kendi adına büyük kayıp değil belki ama futbolu seven için anlatılamaz bir kayıp, ne akdar az zaman olursa olsun.
Eredivisie. Super Sunday polis engeline takıldı, grev var maçlar iptal.

Çarşamba, Aralık 12

L'pool Never Walks Alone

CL'nin ilk 3 haftası tamamlandığında sadece 1 puanları vardı Rafa'nın öğrencilerinin. Son 3 maçta senaryolar geliştirildi bolca ama Liver 9 puan daha topladı, şimdi 2. turda. Bu son 3 maç kesinlikle normal değildi, skorlar sırasıyla; 8-0, 4-1 ve 4-0. Rakipleri için korku filmi kıvamında. Arada ne değişti de bu adamlar 180 derecelik bir dönüş gerçekleştirdiler bilinmez ama Rafa'nın kendi doğrularının büyüklüğü de yadsınamaz bir gerçek.İsteyen istediği kadar ötekini, berikin, Marcello'sunu, Lippi'sini getirsin takıma, bu İspanyolun yeri dolmaz uzunca bir süre.
Liverpool'un dünkü Marsilya maçında giydiği forma aklımı çok kurcaladı bu arada. Siyah, garip, göğüs reklamsız. Reina'nın göğsündeki rengi de tutmayan reklam kapatıcı paçavrayla komik bile göründüler. Nedir, nedendir bilemedim. Bilen varsa beri gelsin.

Genç "Kun" Agüero

Atletico'nun Getafe'yi 1-0 yendiği kırmızısı bol maçın öncesinde genç Agüero'ya ödül verdi Tuttosport yetkilileri. Avrupa'nın en genç yeteneği, "Golden Boy"u. U21'in en iyisi seçilmiş. Organizatörün Tuttosport olması prestij açısından biraz gerse de ortalığı, Sergio Agüero'ya kim olsa ödül verir. Yok, yok, Maradona'dan torpilli olduğundan falan değil, hakediyor adam.Vicente Calderon'da bu adamın yapacak daha çok şeyi var. Forlan -çakma golcü der dururum hala ama- ile birlikte karşılıklı döktürüyorlar. Tebrik ediyoruz sadece.
Genç Semih geldi aklıma bu arada, adam 7 gol 4 asist yapmış Turkcell Süper Lig'de, Kezman'ın sakatlık arasında. Gülüp geçtim.

Cumartesi, Aralık 8

Real'in gözü doymaz

Real'in ara transferdeki favorileri, en az 3 alır diyorum ama bu alınanlar kimi memnun edecek o konuda bir yorum yapamıyorum.

DEFENDERS
Garay ( 21 yr old) - Racing of Santander
Caceres (20 yr old Uruguayian) - Villareal on lease to Recreativo
Ivanovic ( 23 yr old ) - Lokomotiv Moscow
Breno ( 18 yr old Brazilian Int.) - Sao Paolo
MIDFIELDERS
Kaka - AC Milan (yorumsuz)
Nasri - Olympic of Marseille
Veloso ( 21 yr old) Sporting Clube de Portugal
De Rossi ( 25 yr old Italian Int.) - AC Roma
Modric ( 21 yr old ) - Dynamo Zagreb
FOWARDS
Huntelaar (24 yrs old) - Ajax of Amsterdam
Vucinic ( 24 yrs old) - AC Roma
Mutu ( 28 yrs old) - Fiorentina
Plaseler; Diego, Drogba & Benzema

Ballon d'Or since 1956

Prestijli ödülün dereceye giren futbolcular listesi hoş bir nostalji yaşatıyor insana. Aralarında batmış kulüplerin oyuncuları, hatırlanamayanlar, hala büyük olanlar, yeniler, eskiler, hat-trickler var.
YR - WINNER - SECOND - THIRD
--- ------- ------- -------
07 Kaká (Milan) C.Ronaldo (Manchester)Messi (Barcelona)
06 Cannavaro (Madrid) Buffon (Juventus) Henry (Arsenal)
05 Ronaldinho (Barca) Lampard (Chelsea) Gerrard (Liverpool)
04 Shevchenko (Milan) Deco (Barcelona) Ronaldinho (Barca)
03 Nedved (Juventus) Henry (Arsenal) Maldini (Milan)
02 Ronaldo (Madrid) R. Carlos (Madrid) Kahn (B. Múnich)
01 Owen (Liverpool) Raúl (Real Madrid) Kahn (B. Múnich)
00 Figo (R.Madrid) Zidane (Juventus) Shevtchenko (Milan)
99 Rivaldo (Barcelona) Beckham (Manchester) Shevtchenko (Milan)
98 Zidane (Juventus) Suker (Real Madrid) Ronaldo (Inter)
97 Ronaldo (Inter) Mijatovic (Madrid) Zidane (Juventus)
96 Sammer (B. Dormund) Ronaldo (Barcelona) Shearer (Newcastle)
95 Weah (Milan) Klinsmann (Tott.) Litmanen (Ajax)
94 Stoichkov (Barca) Baggio (Juventus) P. Maldini (Milan)
93 Baggio (Juventus) Bergkamp (Ajax) Cantona (Leeds)
92 Van Basten (Milan) Stoichkov (Barca) Bergkamp (Ajax)
91 Papin (Marsella) Matthaus (Inter) Savicevic (E. Roja)
90 Matthaus (Inter) Schillaci (Juventus) Brehme (Inter)
89 Van Basten (Milan) Baresi (Milan) Rijkaard (Milan)
88 Van Basten (Milan) Gullit (Milan) Rijkaard (Milan)
87 Gullit (Milan) Futre (At. Madrid) Butragueño (Madrid)
86 Belanov (Din. Kiev) Lineker (Barcelona) Butragueño (Madrid)
85 Platini (Juventus) Elkjaer (Verona) Schuster (Barca)
84 Platini (Juventus) Tigana (Burdeos) Elkjaer (Verona)
83 Platini (Juventus) Dalglish (Liverpool) Simonssen (Vejle)82 Rossi (Juventus) Giresse (Burdeos) Boniek (Juventus)
81 Rummenigge (Múnich) Breitner (Múnich) Schuster (Barca)
80 Rummenigge (Múnich) Schuster (Colonia) Platini (S.Etienne)
79 Keegan (Hamburgo) Rummenigge (Múnich) Krol (Ajax)
78 Keegan (Hamburgo) Krankl (Barcelona) Resembrick(Ander.)
77 Simonssen (Moench) Keegan (Hamburgo) Platini (Nancy)
76 Beckenbauer (Múnich) Resembrick (Ander.) Viktor (D. Praga)
75 Blohkine (Kiev) Beckenbauer (Múnich) Deyna (Varsovia)
74 Cruyff (Barcelona) Beckenbauer (Múnich) Deyna (Varsovia)
73 Cruyff (Ajax) Zoff (Juventus) Müller (Múnich)
72 Beckenbauer (Múnich) Müller (Múnich) Nezter (Moencheng.)
71 Cruyff (Ajax) Mazzola (Inter) Best (Manchester)
70 Müller (Múnich) Moore (West Ham) Riva (Cagliari)
69 Rivera (Milan) Riva (Cagliari) Müller (Múnich)
68 Best (Manchester) Charlton (Manch.) Dzajic (Estr. Roja)
67 Albert (Ferencv.) Charlton (Manch.) Johnstone (Celtic)
66 Charlton (Manches.) Eusebio (Benfica) Beckenbauer(Múnich)
65 Eusebio (Benfica) Facchetti (Inter) Suárez (Inter)
64 Law (Manchester) Suárez (Inter) Amancio (Madrid)
63 Yaschin (D. Moscú) Rivera (Milan) Greaves (Tottenham)
62 Masopust (D. Praga) Eusebio (Benfica) Schellinger(Col.)
61 Sívori (Juventus) Suárez (Barcelona) Haynes (Fulham)
60 Suárez (Barcelona) Puskas (Real Madrid) Seeler (Hamburgo)
59 Di Stéfano (Madrid) Kopa (Stade Reims) Charles (Juventus)
58 Kopa (Madrid) Rahn (Essen) Fontaine (Reims)
57 Di Stéfano (Madrid) Wright (Wolverham.) Kopa (Madrid)
56 Matthews (Blackpool) Di Stéfano (Madrid) Kopa (Stade Reims)

Cuma, Aralık 7

Milli forma kırmızısıyla müsemmadır!

Konu malum, kırmızısız milli forma olur mu? Her durumda olduğu gibi genç beyinler harıl harıl çalışıyor ve farklı fikirleri ön plana sürüyorlar. Olur, olmaz, olabilir vs, vs. Herkesin sebebi kendine ama benim tavrım olumlu yönde ve sebebi de farklılaşmanın getireceği enerjiden faydalanma arzusu. World Cup 2002'de Adidas tek tip forma ritüelinin dibine vurmuş ve Türkiye'yle Çin'i aynı formalarla karşı karşıya getirmişti, sonraları Nike yine tek tipin dayanılmaz cazibesine kapılıp verdi elimize Total 90'ları.Bir orijinalliğimizin şekil yoluyla olamayacağını anlamış olacağız ki renklerden mesaj verme hareketine giriştik. Bir Peru, Ajax, Monaco olamayız ama en azından kırmızı-beyaz kısır döngüsünün ötesine geçebiliriz. Bu anlamda federasyonu takdir etmek lazım, -fikrin Nike'tan çıktığını düşünsem de- iyi bir iş çıkmış.Kırmızıya boyanmamış, beyazla aklanmamış, başkasında olmayan, uzun bir süre yurtdışında bizi tek başına temsil eden bir rengi seçmişiz. Daha ne olsun. Turkuaz. Barça ve Fener'in formalarına gönderme illaki yapılır ama olsun, kaldırırız bu kadarını.
*Arada formamıgeriverci Rabarba'da kaynadı ama olsun Alametifarika iyi yerden yakaladı insanları, böyle bir şirket açmışlar diyen çok insan tanıyorum.

Perşembe, Aralık 6

Sportif iletişim

Stadlarda, ekranlarda, gazete sütunlarında, sokaklarda bir sürü adam görüyoruz spor eksenli dünyadan bizlere seslenmeye çalışan. Bir kısmını anlamadan dinliyoruz bu insanların, birçoğu da bizi anlamadan iletişim kurma çabalarını sürdürüyor. Buradaki anahtar kelime iletişim. Oluşabilmesi için kullanılacak enstrüman da belirtildiği üzere spor.
Son yılların popüler ve gelişime açık mecrası spor farklı kesimlerden birçok insanın iştahını kabartıyor ancak fikirleri hayata geçirecek, doğru stratejilerle doğru kitleye yönelebilecek insan sıkıntısı yaşıyoruz millet olarak. Bu durum hayatımızın her alanında geçerli tabi ama söz konusu spor olunca eksikliğimizi kabullenen insan sayısının sıfıra yakın durması bir hayli ironik.Evet spor iletişiminde eksiğiz, hatta yokuz diyen garip azınlığın sesine kulak veren bir proje başlatılmış Kadir Has Üniversitesi'nde. Projenin mimarı iyi işler yaptığı için olsa gerek TFF'den çarçabuk istifa ettirilen Levent Bıçakçı. Neden koltukta fazla kalamadığını da yaptığı doğru hamlelerle daha net anlıyoruz.

Efendim bu mevzubahis proje "Spor İletişimi Sertifika Programı" olarak geçmiş literatüre. Yüksek eğitim görenlere yönelik bir çalışma. Amaç; spor endüstrinin gelişimine katkıda bulunacak uzman spor iletişimcilerinin yetişmesine destek vermek. Projenin destekçisi Ülker.Ülker'in desteğini biraz irdelemek lazım burada. Pekala buraya aktarılacak parayla daha fazla ses getirecek bir işe imza atabilirlerdi ancak sahiplenmek istedikleri alanın kötü yönetilmesi hem kendilerine hem de spora yatırım yapan diğer firmalara büyük zararlar veriyor. Amiyane olacak ama paranla rezil olma durumu söz konusu. Yıldırım Demirören gibi bir allame-i cihanın yönetimindeki takıma ana sponsor olan bir markayı insanların öpüp başına koymaları gerekirken verilen tepkilerin anlaşılmazlığı insanı düşündürüyor. Hele ki bu marka herşeye rağmen Delgado'yu Beşiktaş'a kazandırmak gibi bir hatayı da yapmışken.Tekrar programa dönelim biz.
Programın içeriğinde; Basın Tarihi, Habercilik Etiği ve Karşılaştırmalı Habercilik Perspektifleri, Spor Felsefesi ve Olimpizm, Spor Gazeteciliği, Spor Radyo-TV Haberciliği, Reklam, Halkla İlişkiler ve Yeni Medyalar, Spor Yöneticiliği ve Spor Ekonomisi gibi konular var.
Dersler alanında uzmanlaşmış ve sporu gerçekten bilen insanlar tarafından veriliyor; Şenes Erzik, Levent Bıçakçı, Hasan Cemal, Attila Gökçe, Halit Kıvanç, Fuat Akdağ, Bağış Erten, Yiğiter Uluğ, Zeki Çol, Barış Kuyucu, Mithat Bereket, Musa Çözen, Erdal Batmaz, Kemal Kapulluoğlu.
Arada bir iki enteresan isim var tabi ama bunu nazar boncuğu hüviyetinde değerlendirmek lazım.

Salı, Aralık 4

Juego Bonito - 10

Şampiyon Kulüpler Kupası, AC Milan: 5-0 :Real Madrid, 1989, San SiroSoldan sağa: Carlo Ancelotti (AC Milan TD), Frank Rijkaard (Barcelona TD), Marco Van Basten (Hollanda Milli Takımı TD diyebiliriz hala), Ruud Gullit (LA Galaxy TD)

Euro 2008: İstatistiklerin rekabeti

A Grubu
*Türkiye, Çek Cumhuriyeti'yle oynadığı dört maçın üçünde üç ya da daha fazla fark yedi, hiç kazanamadı. Çekoslovakya döneminde oynanan maçlarda da Türkiye'nin tek galibiyeti 1958 yılında.
*Türkiye-İsviçre maçlarında yalnızca bir kez aynı takım üstüste iki maç kazanabildi. (1973-1974 Türkiye)
*Portekiz'le gittiğimiz her Avrupa Şampiyonası'nda oynadık. 1955 yılında oynadığımız ilk maçtan sonra Portekiz'i hiç yenemedik.
B Grubu
*Avusturya, Hırvatistan'la Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde; Almanya; Polonya ve Avusturya'yla Nazi işgâlleri sonucu olarak; aynı sınırlar içinde yer aldılar.

C Grubu
*Fransa, 1972'den beri, İtalya da 1989'dan beri Romanya'ya yenilmiyor.
*Fransa, 1978'den beri İtalya'ya bir kez, o da Dünya Kupası finalinde penaltılarla kaybetti.
*İtalya, 1978 Dünya Kupası'ndan beri Hollanda'ya yenilmiyor.
D Grubu
*Yunanistan, Rusya'yı 1993'ten beri yenemiyor. Avrupa Şampiyonası'ndaki tek mağlubiyetlerini de Rusya'ya karşı aldılar.
*Yunanistan, 2004 Elemeleri'nde ve grup maçlarında İspanya'yı yenmeyi başarmıştı. En son Zagorakis'in jübilesi için Selânik'te oynadılar, İspanya 3-2 kazandı.
*Rusya, SSCB döneminden sonra İspanya'ya hiç gol atamadı. Oynadıkları üç maçın hiç birinde bir golden fazla atılmadı.

***Dağhan Çakmak

Pazar, Aralık 2

Ballon d'Or 2007

Ballon d'Or goes to Kaka Leite. Şaşıran yoktur sanırım. Ekim'de de FIFPro'nun büyük ödülünü koymuştu cebine. Kaka topladığı 444 puanla ödülün sahibi oldu. En çok puan toplayan ilk 3 oyuncu aynı zamanda FIFA Yılın Futbolcusu ödülünde de tepede yer alan 3 futbolcu. C. Ronaldo ikinci sırada, 3. sırada da Messi var. Önümüzdeki 4-5 yılda da bu 3'lü dönüşümlü olarak ödül törenlerinde zirveye çıkar.*Milan'dan 2 oyuncu var ilk 5'te. Pirlo'ya saygı niteliği taşıyor bu durum.
*50 oyuncu arasında toplam Milanlı sayısı 6.
*Beckham'a hiç oy veren olmamış bu kez, iyi bir şey.
*Iraklı oyuncunun 2 puanı var.
*En iyi kaleciler 19. sıradan girmişler. Buffon ve Cech.
*Casillas'la Ceni de 27. sıradalar. Kaderdaşlar.

50 futbolcunun dahil olduğu tam sıralama şu şekilde:
1. Ricardo Izecson Dos Santos Leite Kaká, 444 pts, AC Milan, Brasil
2. Cristiano Ronaldo, 277 pts, Man. United, Portugal
3. Lionel Andrès Messi, 255 pts, Barcelona, Argentina
4. Didier Drogba, 108 pts, Chelsea, Ivory Coast
5. Andrea Pirlo, 41 pts AC Milan, Italy6. Ruud van Nistelrooy (Pays-Bas, Real Madrid), 39 pts.
7. Zlatan Ibrahimovic (Suède, Inter Milan), 31 pts.
8. Cesc Fabregas (Espagne, Arsenal), 27 pts.
9. Robinho (Brésil, Real Madrid), 24 pts.
10. Francesco Totti (Italie, AS Roma), 20 pts.
11. Frédéric Kanouté (Mali, FC Séville), 19 pts.
12. Ronaldinho (Brésil, FC Barcelone), 18 pts.
13. Steven Gerrard (Angleterre, Liverpool), 17 pts.
14. Juan Roman Riquelme (Argentine, Boca Juniors puis Villarreal), 15 pts.
15. Daniel Alves (Brésil, FC Séville), 14 pts.
16. Filippo Inzaghi (Italie, Milan AC), 12 pts.
17. Franck Ribéry (France, Marseille puis Bayern Munich), 10 pts.
18. Paolo Maldini (Italie, Milan AC), 8 pts.
19. Gianluigi Buffon (Italie, Juventus Turin), Petr Cech (République tchèque, Chelsea), Gennaro Gattuso (Italie, Milan AC), Thierry Henry (France, Arsenal puis FC Barcelone) et Clarence Seedorf (Pays-Bas, Milan AC), 7 pts.
24. Fabio Cannavaro (Italie, Real Madrid) et Michael Essien (Ghana, Chelsea), 5 pts.
26. Wayne Rooney (Angleterre, Manchester United), 4 pts.27. Iker Casillas (Espagne, Real Madrid) et Rogerio Ceni (Brésil, Sao Paulo), 3 pts.
29. Younis Mahmoud (Irak, Al-Gharafa), 2 pts.
30. Dimitar Berbatov (Bulgarie, Tottenham), Samuel Eto'o (Cameroun, FC Barcelone), Ryan Giggs (Galles, Manchester United), Guillermo Ochoa (Mexique, America Mexico), Carlos Tevez (Argentine, West Ham puis Manchester United) et Robin van Persie (Pays-Bas, Arsenal), 1 pt.
36. Eric Abidal (France, Lyon puis FC Barcelone), David Beckham (Angleterre, Real Madrid puis Los Angeles Galaxy), Deco (Portugal, FC Barcelone), Mahamadou Diarra (Mali, Real Madrid), Diego (Brésil, Werder Brême), Miroslav Klose (Allemagne, Werder Brême puis Bayern Munich), Florent Malouda (France, Lyon puis Chelsea), Shunsuke Nakamura (Japon, Celtic Glasgow), Ricardo Quaresma (Portugal, FC Porto), Raul (Espagne, Real Madrid), Paul Scholes (Angleterre, Manchester United), Luca Toni (Italie, Fiorentina puis Bayern Munich), Kolo Touré (Côte d'Ivoire, Arsenal), José Fernando Torres (Espagne, Atletico Madrid puis Liverpool) et David Villa (Espagne, Valence CF), 0 pt.

Van Gaal vs. Cantona

AZ'nin başarısının ardında Van Gaal'in payının büyük olduğu söylenir, bu savı ortaya atanların önemli kanıtlarından birisi bu video olsa gerek. Antrenmanda da bu şekildeyse şayet Dutchman, oyuncuların ne yapıp edip o maçı kazanması gerekir.
Akıllara Cantona geliyor doğal olarak, kim kimin piri bilinmez ama ikisinde de kabiliyet üst düzeyde. Cantona'nın kroşeleri biraz da olsa onun Van Gaal'in önüne geçmesini sağlıyor.

Kurban aranıyor

Resim gayet net.Heyecan dorukta.
Nefesler tutuldu.
vs. vs. vs. bildik şeyler işte.
***
Malum koltuğun Mayıs 2002'deki hali. Sven, McClaren ve Sam. Hayat böyle bir şey, başla ve bitir, sonra yenisi gelsin.

"Hedef 29 Haziran"

Yarınki gazete klişeleri. Kolay kura çektik, rahat çıkarız, çıktıktan sonra güvenimiz yerine gelir, kupaya kadar gideriz, zaten oyuncularımız şöyle, tecrübemiz böyle, falanlar, filanlar...
Gönül ister tabi 2002'deki gibi tufaya getirelim takımları, aradan sıyrılıverelim, gelsin başarılar ama madalyonun meydandaki yüzü hiç de öyle değil.
Kuralar çekildi velhasıl. Grubumuz kağıt üzerinde fena değil ama riski çok. Ev sahibiyle aynı gruptayız, son finalist Portekiz bizimle ve ters rakip Çekler.













Terbiyesizlik etmeyelim tabi, Fransa'nın yerine C Grubuna da düşebilirdik mazallah. İtalya - Fransa mücadelesinden oyunu sevenleri mahrum etmemek için aradan sıyrılıverdik, amacımız gayet nezih. Bir de özür dileme babında İsviçre var bizimle, gerşekten enteresan olacak. Centilmenliğin suyunu çıkarmasak bari diyorum. Bu arada; José Carreras'ın malum performanslarından birini sergilediği bir kura çekiminden de güzel şeyler beklememek yakışık almazdı.
*Türkiye'nin maçları;
7 Haziran: vs. Portekiz
11 Haziran: vs. İsviçre
18 Haziran: vs. Çek Cumhuriyeti

Cumartesi, Aralık 1

Platini'nin Avrupa Kupaları'na katılım kriterleri

Platini'nin düzenlemelerinin ardından ülkelerin Avrupa'da temsil edilmeleri aşağıdaki kriterler doğrultusunda belirlenecek.* 1-3 arasi ulkeler (7 takim):
Lig sampiyonu: CL - Gruplar
Lig 2.si ve 3.su: CL - Gruplar
Lig 4.su: CL - Dereceye girenler 3. eleme
Kupa takimi: UK - 4. eleme
1 takim: UK - 4. eleme
1 takim: UK - 3. eleme

* 4-5 arasi ulkeler (6 takim):
Lig sampiyonu: CL - Gruplar
Lig 2.si: CL - Gruplar
Lig 3.su: CL - Dereceye girenler 3. eleme
Kupa takimi: UK - 4. eleme
1 takim: UK - 4. eleme
1 takim: UK - 3. eleme

* 6. ulke (6 takim):
Lig sampiyonu: CL - Gruplar
Lig 2.si: CL - Gruplar
Lig 3.su: CL - Dereceye girenler 2. eleme
Kupa takimi: UK - 4. eleme
1 takim: UK - 4. eleme
1 takim: UK - 3. eleme
















* 7-9 arasi ulkeler (6 takim):
Lig sampiyonu: CL - Gruplar
Lig 2.si: CL - Dereceye girenler 2. eleme
Kupa takimi: UK - 4. eleme
1 takim: UK - 4. eleme
1 takim: UK - 3. eleme
1 takim: UK - 2. eleme

* 10-12 arasi ulkeler (5 takim):
Lig sampiyonu: CL - Gruplar
Lig 2.si: CL - Dereceye girenler 2. eleme
Kupa takimi: UK - 4. eleme
1 takim: UK - 3. eleme
1 takim: UK - 2. eleme

Tahminen Türkiye bu arada bir yerde olacak, Ukrayna ve İskoçya ile mücadele içindeyiz, birisinden biri alt torbaya uçacak, kısmet.











* 13-15 arasi ulkeler (5 takim):
Lig sampiyonu: CL - Sampiyonlar 2. eleme
Lig 2.si: CL - Dereceye girenler 2. eleme
Kupa takimi: UK - 4. eleme
1 takim: UK - 3. eleme
1 takim: UK - 2. eleme

* 16-18 arasi ulkeler (4 takim):
Lig sampiyonu: CL - Sampiyonlar 1. eleme
Kupa takimi: UK - 3. eleme
1 takim: UK - 3. eleme
1 takim: K - 2. eleme

* 19-21 arasi ulkeler (4 takim):
Lig sampiyonu: CL - Sampiyonlar 1. eleme
Kupa takimi: UK - 3. eleme
2 takim: UK - 2. eleme

* 22-27 arasi ulkeler (4 takim):
Lig sampiyonu: CL - Sampiyonlar 1. eleme
Kupa takimi: UK - 3. eleme
1 takim: UK - 2. eleme
1 tak,m: UK - 1. eleme











* 28-34 arasi ulkeler (4 takim):
Lig sampiyonu: CL - Sampiyonlar 1. eleme
Kupa takimi: UK - 2. eleme
1 takim: UK - 2. eleme
1 takim: UK - 1. eleme

* 35-47 arasi ulkeler (4 takim):
Lig sampiyonu: CL - Sampiyonlar 1.eleme
Kupa takimi: UK - 2. eleme
2 takim: UK - 1. eleme

* 48-53 arasi ulkeler (4 takim):
Lig sampiyonu: CL - Sampiyonlar On eleme
Kupa takimi: UK - 2. eleme
2 takim: UK - 1. eleme

* Andorra ve San Marino (2 takim):
Lig Sampiyonu: CL - Sampiyonlar On eleme
Kupa takimi: UK - 1. eleme
* Liechtenstein (1 takim):
Kupa sampiyonu: UK - 2. eleme

Platini kanunları

Geldiği günden beri bu Fransız beyefendinin gündeminin birinci sırasındaydı futbolu büyüklerin tekelinden kurtarıp ona yeniden oyun hüviyewti kazandırabilecek değişiklikler yapmak.2009-2010'dan itibaren yürürlüğe girecek Platini değişiklikleri görünürde şu şekilde;
-Gönüllerde zaten tarih olan Inter-Toto kupası tarih olacak.
-CL finali haftasonu oyanacak (ve sağlam bir PR'a tabi tutulacak.)
-CL elemeleri şampiyonlar ve dereceye girenler olmak üzere 2 ayrı grupta oynanacak. İki taraftan da 5'er takım gruplara katılma hakkı kazanacak.
-3 ve 4 takımla temsil edilen ülkelerin b üyük çoğunluğu temsil edilme sayılarını bir artıracak.
-CL'nin 3. turunda elenip UEFA'ya katılanlar kervanına 2. turda elenenler de katılacak.
-Ülkeler sıralamasında;
1-3 olan ülkeler kupalarda 7,
4-9 olan ulkeler 6,
7-15 olan ulkeler 5,
16-53 olan ulkeler 4 takımla temsil edilecekler.-UEFA Kupası da CL gibi 4 takımlı ve deplasmanlı bir hal alacak ki haksız rekabetin daniskasından kurtulmuş olacağız.
-UEFA Kupası'na katılacak takımların artışına paralel olarak oynanacak eleme turlarının sayısı da artacak ve 4 elemenin ardından grup aşamasına geçilecek.
-Maçların yoğunluğu nedeniyle haziranın ortasında UEFA, haziranın sonunda da CL ön elemeleri başlayacak. (Allah sabır versin)
*Platini, futbolun Napolyon'u olma yolunda önemli bir adım atmak üzere, kurallar resmen yürürlüğe girdikten sonra gelecek tepkiler başarılı olup olmadığını gösterecek. Bundan daha da önemlisi Platini'nin "no al calcio moderno" savını ne kdar destekle yürütebileceği. En azından sahnelenen kısmını.