Salı, Ekim 28

Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı n'oluyo, ........ oynuyo...

Daha ne olsun, iyilik sağlık işte. Şimdilerde herkes suçlunun kim olduğunu bulmaya çalışıyor, iyi güzel de mağdurun hep aynı taraf olması komik geliyor bana. Saçma sapan işler velhasıl. Wordpress stepneye girdi ama tam randımanlı kullanım bir başka bahara kaldı, bilmem kaçıncı sulh mahkemesinden gelecek karara göre taşınma işlemlerini gözden geçireceğiz. Bir de ironik nokta var ki, bu kapatma işleminin müsebbibi Lig TV. Aferin.

Pazartesi, Ekim 20

Sergen'le futbola "yeni"den bak!

Sergen Yalçın fenomendir gözümde, her yaptığıyla diğerlerinden farklı bir profil çizer. Basar parayı Beşiktaş'a, Stamford'dan maçı koparır, öyle gelir. Yorumculuğu da şahsına münhasır, özel zevkleri de, hobileri(!) de.Yeni Rakı ile kolkola vermiş, yeni bir kampanyaya imza atmışlar: Futbola yeniden bak. Sergen deyince akla gelen şeyleri siteye girer girmez de farkediyorsunuz, zira açılış sayfasında "18 yaşından büyük müsün" sorusuyla karşılaşıyorsunuz. Daha ne kadar Sergenvari olur bilemedim ki. Neyse efendim, Yeni Rakı'nın oyun sitesidir bahsini ettiğimiz. İçeriye giriyorsunuz, üyelik vs. hallediyorsunuz, ardından langırt oynamaya başlıyorsunuz. Siz oynarken Sergen kenardan güzel yorumlarıyla "her şeye burnunu sokan ağır abi" triplerinde, fırfır yapma, tokatlarım gibisinden. Maç sonunda "yok oyunla aram yok yaa, feysbuk falan, msn..." deyip noktayı koyuyor baba. Yürü be.

Maradona'nın Arjantin rüyası

Arjantin Milli Takımı'nın her boşluk döneminde dönen fix geyiktir D10S'un Milli Takım'ın başına geçeceği ama bu kez biraz daha ciddi gibi sanki.Basına verdiği demeçlerde de düzgün ifadelerle bu arzusunu dillendiriyor. Bana hep Yılmaz Vural'ın Fenerbahçe aşkını anımsatır bu hareketler. Köln Spor Akademisi'nde okudum, şöyle geçmişim var, şunları yaptım, Fener'i şampiyon yaparım vs. vs. vs. Lafla peynir gemisi yürümüyor, Maradona'nın Arjantin'inde Messi de yedek soyunabilir bu arada, kadroda da 11 Bocalı olur, hayat bayram olur.

Didier Drogba, the autobiography


Onun da bir otobiyografisi var artık, Jose Mourinho'nun önsözüyle.

Çarşamba, Ekim 15

EA Sports & PlayStation'dan mükemmel hareketler

Söyleyecek çok fazla şey yok aslında. Tam olarak olay budur. Zirvedir, tepedir, uç noktadır. Huzurlarınızda Real Madrid - Manchester United maçı. Rooney, Higuain'le karşı karşıya.
Ne derseniz deyin, toplanan kalabalık rol kesen oyunculardan ibaret, tepkiler yalancı, spikerler abartılı vs. vs. istediğinizi söyleyin ancak bu aksiyonun cazibesi çok yüksek. Sanal futbolun gerçek futbola bu kadar yakından dokunduğunu daha önce görmemiştim. Kamplardaki turnuvalar, saha kenarı panoları, maç öncesi reklamları, hiç birisi bu kadar güzel olamazdı. Buradan konuyu taraftara bağlamak lazım; işin özünde onlar var, pastanın üzerindeki çilek. Daha ben ne diyeyim bilemiyorum.
***Lyon - Schalke 04 maçının görüntüleri de bu linkte. Kuranyi, Benzema ve eğlence ortamlarının vazgeçilmezi Ribery sunar.

En kötü Barça 11'i

Sport anket yapmış, 50.000'in üzerinde katılımcının oylarıyla en kötü Barcelona 11'i seçilmiş. Realiteyle pek de alakası olmayan bir kadro olduğunu en başta belirtmekte fayda var ama yine de bu kadar oy arasından bu kadronun ortaya çıkması insanı düşündürüyor.GK: Rüştü Reçber
D: Gbenba Okunowo - Philippe Christanval - Frédéric Dehu - Winston Bogarde
M: Xabier Eskurza - Fabio Rochemback - Dragan Ciric
F: Geovanni - Maxi López - Emmanuel Amunike
***
ps: Anket sonucuna yapılan yorumlarda en fazla itirazı Rüştü seçimi almış. Toplamda oynadığı 3-4 maç, non-EU sorunu, adatasyon problemi, ardında bekleyen Katalan Valdes vs. vs.

Salı, Ekim 14

Gerrard vs. Lampard *4

Taşlar yerine oturmaya başladı. Kazakistan maçında son kez beraber oynadılar, şimdi birisi için kulübe göründü. Hakim görüş Gerrard'ın kenarda kalacağı yönünde. Muhtemel kadro:Beckham'ın uzun süre önce yaptığı analiz, ikiniz varsınız, bir de ben 3, sizden birinin yedek kalması lazım!

Pazartesi, Ekim 13

Öteki Bosna maçı

Kadro, geri dönüş, 2008 ruhu, Fatih Terim, Sabri vs. yazıldı çizildi de bir de öteki maç vardı, geç olsa da yazmakta fayda var.*Bizim galibiyetlerimize bizler kadar sevinen Bosnalılar'a -bireysel- edilen küfürler biçimsiz oldu, aynı karşılığı görünce şaşırmak da garip tabi.
*Boşnak taraftarlar marşlarını bitirip tezahürata geçtiler, bizim askeri bando 10-15 saniye kadar daha çaldı onların marşını. Kim hatalı karar veremedim ama Kadıköy'de oynadığımız Türkiye-Almanya ümit milli maçında orkestradan 5-6 saniye önce marşı bitirip tezahürata geçen ve tamamı askerlerden oluşan Migros tribününü hatırlayınca burada birilerini eleştirmekten vazgeçtim.
*Numaralı tribün VIP üst kısmına konuşlanan 100 civarı Boşnak vardı. Onlar da VIP galiba. Attıkları golde sevinci fazla kaçırdılar, üst localardan ve VIP Alt'tan ablukaya alındıkları andan itibaren bizden gibi davranmaya özen gösterdiler. Bir de belli aralıklarla tribün insanlarının malum kitleyi yan gözle kesmeleri vardı ki, "ulan bir kıvılcım çıksa da dalsak şunlara" mealindeydi.
*Stad İnönü olunca tezahüratlar da BJK menşeli oldu. İlk 80 dakika melodiler BJK orijinli olurken son 10 dakikada içeriği de BJK'ya döndürdüler. Kartal, Beşiktaş vs. İşin enteresanı "ya arkadaşlar, şunları maç bittikten sonra yapın" türündeki eleştirilerdi. Anlamakta zorlandım tabi.
*Volkan Demirel'in ikinci yarının başlarında aldığı bir geri pasa elinde su şişesiyle koşması, topa vurduktan sonra aynı seri katil soğukkanlılığıyla şişenin kapağını çevirmesi neresinden tutarsan elinde kalacak cinstendi.
*Tribün girişlerinde dağıtılan ay yıldız tişörtleri kirli koltuğun üzerine koyan ciddi gbir güruh vardı. Amaçları neydi ki?
*Mevlüt Erdinç ilk yarıdaki en etkili oyununu son 5 dakikada oynadı. Şu ana kadar oynadığı milli maçların çoğunda 45'te formayla gittiği soyunma odasından geriye eşofmanla dönmesi etken galiba. Bir de 30'da ısınmaya başlayan Halil Altıntop faktörü var tabi.
*Durum 1-1 iken oyuna girmek üzere kulübeye çağrılan ancak tam bu esnada attığımız golün akabinde tekrar eşofmanı giyip ısınmaya dönen Yusuf'un " noluyo lan" duyguları yüzünden okunuyordu.
*Sabri'nin serbest vuruşlarda topun başına geçmesine küfredenler, atılan gollere şaşıranlardan daha az sayıda kaldılar.
***
Aslolan oynayanlar değil, Fatih Terim'dir mottosunu hoca bize yine işledi, maçı geriden gelip 2-1 kazandık, hayırlı olsun.

Cuma, Ekim 10

Gerrard vs. Lampard *3

Son karşılaştırma.
İngiltere'nin oynadığı son iki -büyük çaplı- resmi maç ve iki oyuncunun sahadaki temel varlık sebepleri olan pas yüzdelerinin karşılaştırılması. (Gerrard'ın Rusya maçı, Lampard'ın Hırvatistan maçı)Gerrard kendi yarı alanının sol kanadından, orta sahayı geçip, rakip sahanın -İngiltere atak yönüne göre- sağ kanadına doğru bir hareket çiziyor. Bu bir anlamda İngiltere'nin eski taktiğinin kağıda dökülmüş hali. 2'li çapraz forvet, 4'lü çapraz orta saha ve dikine az, çapraza çok oynanan oyun ki zaten istatistik o zamanki Rusya maçından.Lampard ise topla oynamak istediği alanlara paralel bir resim vermiş. Orta çizgi çevresini hakimiyeti altına almış. Dengeli paslarını bu alandan dağıtmış çoğunlukla. Ancak Lampard'ın ceza alanı içi de olmak üzere kaptırdığı toplar varken Gerrard daha garanti oynayıp çizginin kendi tarafında hatayı minimize etmiş.

Gerrard vs. Lampard *2

Gerrard - Lampard ikilisinin saha içindeki özgürlük alanları. Gerrard tam olarak yuvarlak çevresini merkez olarak kullanırken, Lampard bunu orta çizgi üzerinin ön ve arka taraflarına yaymış. Sol rakip dip çizgiyi ikisi de uygun alan olarak görmemişken Lampard rakip ceza alanından da mümkün mertebe uzak durmuş.

Gerrard vs. Lampard *1

Bu haftanın en önemli polemiklerinden birisi bu.
Alex'le Tümer, Rico'yla Delgado, Ronaldinho'yla Kaka derken epeydir konuşulan ancak hiç şimdiki kadar ön plana çıkmayan bir konuydu Chelsea - Arsenal görünümlü Gerrard - Lampard kapışması. Bu kapışma bir anlamda Avrupa'da konuşlanmış Amerikan ve Rus sermayelerinin de karşılaşması anlamına geliyor ki, Ivan Drago - Rocky kapışmasına kadar gider.Global arenada bu iki oyuncudan hangisini 1 numaraya koysan diğerinin 2 numara olacağı aşikar ama gel gör ki bu adamlardan birisinin seçilmesi mecburiyet statüsünde neredeyse. Şu andaki hakim görüş rakibin Kazakistan olması dolayısıyla ikisinin bir arada oynayıp son şanslarını kullanacağı yönünde. Bir sonraki maçta dananın kuyruğu kopacak büyük ihtimal ve Capello bir sınavı daha geçmek için İtalyan damarlarını aykırı hareket ettirecek.Tablo BBC'den. İkilinin oynadıkları maçların sonuçlarına göre değerlendirilmesi. Bu istatistikte en başarılı orta saha kurgusu Gerrard - Barry olarak gözüküyor. Orta saha derken tamamını değil sadece "Central Midfield" kısmını kastediyoruz. Yoksa Gerrard'ın önde, Lampard'ın DMC'de oynadıkları farklı türevlerle de işin üstesinden gelinmeye çalışılmış zamanında ama birinden birisi istediği oyunu oynayamıyor doğal olarak bu dizilişlerde.

NTV Spor reklamları

NTV Spor'un lansman reklamları çok beğenilmişti. Spikerlerin güzel koreografilerle süslendikleri, ilgili spor dalına göndermelerin yapıldığı usta işi kareler hani. TBWA İstanbul'un elinden çıkmışlardı.Sonrasında Olimpiyat reklamları geldi. Yine TBWA'den. İşi takdir eden etti de önemli takdirlerden biri 15. Golden Drum'ın jürisinden geldi.Türkiye'den shortlist'e kalan 7 işten biri oldu "Olimpiyatlar". Outdoor dalında gidecekler bakalım.

Fifa Rankings - Ekim

İspanya, İtalya, Almanya'dan oluşan Avrupalı ilk 3 yine sıralarını koruyor. Brezilya tüm aksamalara rağmen iki sıra yükselmiş. Avrupa Şampiyonası'nda yendiğimiz Çekler 8, Hırvatlar da 6 numarada. Bizim de 3 basamaklık bir düşüşümüz var, yeni sıramız 13. İlk 10'da Arjantin ve Brezilyalı dışında yabancı yok, Avrupalılar takılıyor aralarında. İki kıta dışındaki ilk ülke ise 12. sıradaki Kamerun. ABD'nin 21.liği manidar, Litvanya da 17 basamak yükselip 37. sıraya kurulmuş. En iyi yükselişi ise 57 basamaklık atlayışla Yeni Zelanda yapmış. Gele gele de 54. sıraya gelmişler ya neyse.Listenin ilk 25'i yukarıda, tamamı için link...

Perşembe, Ekim 9

Hıncal'ın seyir defteri

Hıncal Bey, Çalık'larla irtibatı koparmak için iyice abarttı saçmalamanın dozunu. Bugünkü (9 ekim) yazısında öyle bir yer var ki akıllara zarar, "Denizli gitmez" başlığıyla. Mustafa Denizli'nin Beşiktaş'a gitmeyeceğini söylüyor, detayda da sebepler var. Hey gidi hey...Bir başka konu da Galatasaray Cafe Crown'un antrenörü ile ilgili. Ülker sponsorluk yaptı etti, sağolsun ama hocayı da kendisi seçti diyerek yönetim kademesindekilere taş atıyor. İşin enteresanı Hıncal bu yorumu yaparken GSCC'nin TeknoSA Türkiye Kupası'ndaki durumu. 2 maçını kaybetmiş ve şansı çok az. (Hıncal skor yazarı olmuş bu arada, hayırlı olsun) Son maçta acaba denilen sürpriz oluyor ve GSCC aldığı farklı ve de tek galibiyetle gruptan çıkan ikinci takım oluyor. (Hıncal sınıfta kalıyor, bir sonraki yazısı için basketbol maçlarını izlemeye karar vermiş de olabilir.)
Yazısının esas kısmında da tribün - TV kıyaslaması yapmış Hıncal Bey. Tribünlerde keyif alamadığı için evdeymiş, oradan takılıyormuş, o meşhur bahçesinde her şey daha bir güzelmiş. Bırak bunları canım sen de. Hizmetten yakınıyor beyefendi, halk sporundan kalma son kırıntılar var çok şükür stadlarda ve hiç bir TV maçı stadyumdaki o atmosferi sağlamıyor, sağlayamıyor.
...
Artık zamanı geldi, Ciner Grubu ekibi iyiden iyiye güçlendirdi, kadro genişledi, piyasa bhirbirine girdi, neden hala bu ısrar, sen de git işte, daha fazla direnmenin manası nedir ki.

Neden Denizli?

Aslında başlık sadece "neden" olarak kalsaydı daha anlamlı olurdu ya neyse. Biz "Neden Denizli" dedik sayın (!) Demirören'e. (evet o da bizi duydu)Aralık 07'de Lig TV'ye bir şeyler söylemiş başkan. Can alıcı nokta: "...Denizli ve Aybaba ben olduğum sürece bu kulüpten içeri giremez. Sadece başkanlığımda değil, YK üyeliğimde de bu durum geçerli..." Bu minvalde bir şeyler söylüyor ve sonrasında şu ibretlik sözleri söylüyor. "Samet Aybaba, Beşiktaş'tan hep puan almış, rakiplerine de hep puan vermiştir" Yürü be başkan, kim tutar seni.
Şimdi şöyle geniş perspektiften bakınca, yukarıdaki sığ yorumları da dikkate alarak, Demirören'in Mustafa Denizli giremez kararından neden döndüğünün sebepleri içerisinde, Denizli'nin rakip hoca sıfatıyla Beşiktaş karşısına çıktığı maçlarda bol kepçeden puan verdiği detayı yatabilir.
İncelemede Denizli'nin teknik direktör, Demirören'in de BJK YK üyesi/başkanı olduğu dönemleri baz alıyoruz. Bu da 2000 sonrasına tekabül ediyor.Başlayalım efendim detaylara;
*Denizli'nin Fenerbahçe ile ilk Beşiktaş maçı, 16 Eylül 2000, yabancı kaosu sonucu skor hükmen 3-0 BJK lehine.
*İkinci maç: Fenerbahçe 3-1 kazanıyor ancak Beşiktaş durum 0-0 iken Ahmet Dursun'un 45'te gördüğü kırmızıyla 10 kişi.
*Üçüncü ve son maç: BJK 2-1 galip. 24 maçlık iç sahada galibiyet serisinin Ronaldo'nun golleri ile bittiği maç. Anlamı büyük, BJK aldığı 3 puanla zirveye tutunuyor.
Evet 3 maç 6 puan. Kaybedilen tek maçta da problem pekala hakemde olabilir. Zira o maçın hakeminin adı Muhittin Boşat. Zamanın bol kırmızılı BJK - FB derbilerinin kahramanı. Serhat düştü, Ali Eren kırmızı kart diyalogunun muhatabıdır, hatırlarsınız canım.
***
Velhasıl, sayın Demirören mantıklı bir seçim yapmış. Samet Aybaba hep puan alıyor, Denizli de iyi puan vermiş. Hayılrı olsun tüm camiaya.
***
ps: Amigo Orhan var bir de bu konuyla yakından ilişkili, Beşiktaşlı Orhan. Denizli'ye attığı o kafa vuruşunu unutmak kolay mı...

Salı, Ekim 7

Ertuğrul "Sağlam"

Beşiktaş'a gelişine üzüldüğümden daha fazla üzüldüm gidişine. Bu aşkın yürümeyeceği baştan belliydi. Ne diye zorlandı ki. Hangi aşk futbolumuzda tutunabildi ki? Artık profesyonellik var be güzel adam, ne aşkı, neyin aşkı?

Sezon başından beri tek yenilgisini Metalist karşısında aldı takım. Beklentiler yüksek olunca fatura da ağır oldu. Geçmiş olsun. Büyük adamdır benim gözümde hep Ertuğrul, adamdır, çıkışlar, hakem eleştirileri vs. vs. onda da var, herkes gibi o da insan ama kararında hep, yerinde. Sinan Engin'e rağmen o koltukta bir şeyler yapmaya çalıştı. Kayseri'deki halefi Tolunay Kafkas'a da dört dörtlük bir miras bırakmıştı giderken...
Şimdi ne olacak bilinmez ama lig ortasında baştan savma bir Anadolu takımına gittiği gün Ertuğrul'un da bittiği gündür. Gitmesin. Aykut'u, Rıza'yı, Bülent'i, Rıdvan'ı yedi bu sistemin koltukları, Ertuğrul'u yemesin.."...Ancak benden önceki ve bana yapılanların benden sonra gelecek antrenörlere yapılmasını istemiyorum. İşe başladığım bugüne kadar taraftarlarımız, ben sahaya çıktığım anda beni çok güzel onurlandırıyorlardı. 'Adam gibi adam Ertuğrul Sağlam' dediler, ben görevime adam gibi başladım, adam gibi devam ettirip, adam gibi bitiriyorum."
***
"...Bugüne kadar verdiği emeklerden ötürü Forza Beşiktaş olarak kendisine teşekkürlerimizi sunarız."
***
Yukarıdaki fotoğrafla hatırlayacağım onun Beşiktaş günlerini. Yolu açık olsun.

Road to Kadıköy *UEFA Grupları

İki takımı finalde oynatacaktık, -şimdilik- kısmet değilmiş! 3. torbadan kuraya giren Galatasaray -yine şimdilik- tek başına temsil ediyor ülkemizi Kupa 2'de. Ha bir sonraki turda bu sayının 2'ye çıkması Fenerbahçe için başarıdır orası ayrı konu.

Kuraya 5 Alman, 5 Hollandalı, 4 İngiliz, 4 İspanyol, 3 İtalyan, 3 Fransız takımı dahil oldu. Benfica ve CSKA birinci torbanın düşük ligli temsilcileriydi. 5. torba dışında -isim olarak- pek kolay rakip yoktu ki orada da Metalist, Wolfsburg, Standart gibi takımlar var. Tecrübeli takım sayısı oldukça yüksek. CL 3. önelemesindeki sürprizler de bu tablonun oluşmasında önemli etken tabi.

Gruplar parçalı halde aşağıda.Galatasaray, C Grubu'nda. İlk iki torbadan nisbeten kolay rakiplerle eşleşti. Hertha ve Metalist son iki torbadan. Kharkiv eminim gözlerini korkutmuştur, grupta bu maçın stadı sonuca direk etki edecek gibi gözüküyor. Eğlenceli olacak, rekabeti bir de burada göreceğiz. City'nin düşeceği grup ölüm grubu olacaktı, A Grubu'na denk geldiler ama son 2 takım grubun kimyasını bozdu. Valencia en kolay kurayı çeken takım sanırım, G grubundalar. Bu aşamayı kayıpsız, moralli ve form tutarak rahat geçerler, sonrasında zirve yarışı.

Zevkli eşleşmeler:
Schalke - Manchester City
Tottenham - Udinese
Galatasaray - Metalist Kharkiv
Sevilla - Sampdoria
Hamburg - Aston Villa

Pazartesi, Ekim 6

Milli takıma seçilebilme kriterleri

Büyük takımlardan herhangi birine karşı döktürmek veya canlı yayınlanan -herhangi- bir maçta iyi performans göstermek. Musa Çözen'le arayı iyi tutunca da şans çifte olur, yürü ya kulum.Dün akşam oynanan iki maçta çok net bir şekilde gördük bunu. Önce Yusuf Şimşek, sonrasında da Turgay. Maçlarını oynadılar ve milli takım kampına çağrıldılar. Bir önceki Ermenistan - Belçika arasında da Mehmet Polat, Çağlar ve Uğur Kavuk kadroda yer almışlardı. İkinci kez çağrılan sadece Çağlar.Uğur Meleke analizi derinleştirip yazmıştı da mesaj olarak gider sanmıştık. Bırak mesajı işin iyice suyu çıktı. Açıklanmış kadroya dahil ettiler günlük bazda performans gösterenleri. Oyuncuların kalitesine herhangi bir eleştirim yok ama 2-3 gün önce kadrolar açıklanırken bu arkadaşlar futbol oynamıyorlar mıydı? Bu arkadaşların varlığından haberdar olan kimse yok muydu, yedek mi bekliyorlardı, sakatlıkları mı vardı?
...
Lig TV bağlantısı yeterliyse diyorum nitelikli "scout" ekibi oluşturabilmek için, bizim evden de girsek mi bu işe...

Back to the reality

Tatili Fenerbahçe - Kayseri maçıyla Saraçoğlu'nda noktaladık. Girmeden önce 1 puanın iyi olacağını düşünüyordum ama oyundan biraz karakter beklentim vardı, bu kadarını kimse beklemiyordu herhalde, tribünde tüm duyguları yaşayan taraftara geçmiş olsun.Maç günü...
acı - acı - acı - kırmızı bayrak - ay yıldız tişört - saygısız saygı duruşu - şehitlere sin kaflı cümlelerle saygı saçmalığı - hep destek tam destek - tek kimlik fenerbahçe - Aziz Yıldırım'dan tepki! - sonun başlangıcı - uzun toplar - Julius Aghahowa - ofsayt - gol - Volkan Demirel klasikleri - İlk yarıda 3 değişiklik - Emre Belözoğlu gerçeği - kurtarıcı İlhan Parlak - takımın en iyisi Deniz Barış - Hava topu alamayan defans oyuncusu Yasin Çakmak - rakibi durduramayan defans oyuncusu Yasin Çakmak - oyunu başlatamayan defans oyuncusu Yasin Çakmak - Aghahowa - büyük kaleci Volkan Demirel - 45' - yemin - hırs - gaz - 15 dakika - Sevilla günlerindeki Uğur Boral - garip penaltı - Roberto Carlos - tartışmalı pozisyonlar - beklenen penaltılar - Aghahowa - garip hakem - I love you Zico - Mehmet, Mehmet, Mehmet Aurelio - bizimle uğraşma, takımı toparla - yönetim bu takım senin eserin - Turgay - ışıkların kapanmasına gerek kalmadan boşalan tribünler - Aziz Yıldırım protestoları - acı - ihtiras - aldatma - kargaşa - protokol tribününde olay - fenerium alt'ta olay - üst'te olay - migros'ta olay - Kayseri'ye alkışlar - duyguların suyunun çıktığı anlar - ıslıklar - ıslıklar - ıslıklar - boşvermişliğin bünyede oluşturduğu garip sinirler ve tüm umutların tükendiği anlar - hiçlik...
Bir de Rıdvan klişesi: Fenerbahçe sabaha kadar oynasa Kayseri'yi yenemez, sahi kimi yener?