Cuma, Ağustos 17

Sponsorlar! Ya siz olmasaydınız?

Papazın Çayırı varken daha, ustasından izin alıp topunu oynardı gençler. Akşama önlüğü giyip işe devam. Futbol eğlenmek için bir araçtı sadece. Zaman geçtikçe futbolun araçtan amaca dönüşümünü izledik. Meşin yuvarlağın ardındaki insan sayısının artışına paralel olarak cash kaynaklarının bu spora ilgisi de arttı.

Zaman hızlı tüketim zamanı, hele ki markalar için. Dünün büyük markası, yarının yalanı. İşte burada devreye giren sponsorluk kavramı adeta can simidi oluyorDüşünün siz bir markasınız ve tüketicinizin yanındaki koltuk sizin, kombine kartınızı o koltuk için kullanacaksınız. Tüketicinizle beraber aynı renkler lehine tezahürat etmeye başlıyorsunuz daha ilk haftadan. Heyecan var. Devre arasında iki lafladınız, maç sonu iki tek attınız. Hızlısınız. Belli ki Ali Saydam seviyor sizi, ya da siz onu her neyse. Vakit geçiyor. Deplasman maçlarını bizim evde seyretsek teklifi şenlendiriyor ortamı, gerisi de geliyor zaten. ... Sezon bitmek üzere artık ve takım şampiyon. Bu ne büyük saadet. E bu başarıyı kutlamak için ne lazım? Bir dost. Uzaklarda aramayın, hemen yan koltukta oturuyor ya. Sevgili marka, sadık dostuna iyi bir sezon yaşattın. Sevdi seni, kaynaştınız, iyi vakit geçirdiniz ama 34. haftanın son düdüğü çaldı. Kusura bakma ama prosedür böyle. Şimdi tatil zamanı. Sen yine de telefonunu falan almıştın zamanında, inşallah seneye yine görüşürsünüz. Hani yazın bir yerlerde yine otursak, piknik falan yapsak diyorum. Seneye belki dostum.

Marka cephesinde heyecan var. Tüketiciyle ilişki pozitif ama son kertede hafiften bir yamuk yapacak havası vardı di mi? Hayır, hayır bu kadar hızlı tüketemez. En iyisi gelecek sezon da bir güzellik yapalım biz bu tüketiciye. Yoksa benim koltukta rakip firma oturacak. Ve sezon açılışı. Marka, tüketicisine yine kavuştu. Yine bir süreç ama yeni bir süreç değil.

Şimdi burada sorun tam olarak nerede? Marka açısından süreklilikte ve de samimiyette. Tüketici/taraftar açısından da bilinçte ve düşüncede. Bu ülkede bunu hakkıyla yapabilen pek kimse yok, olanlar da kendilerini anlatmakta zorlanıyorlar ve ummadık taşlara çarpıyorlar. Kocaman bir Cola Turka gerçeği var mesela. Beşiktaş'ın ana sponsoru. Anlaşmanın detaylarında ne var tam bilmiyorum ama hala devam ettiğine göre ülke standartlarında verilen en iyi teklif var demek ki, üstüne bir de 5 milyona alınmış Mathias Delgado var. Sonuç: Çarşı Cola Turka'ya karşı. Altı boş bir başka Çarşı karşıtlığı örneği için buraya bakabilirsiniz.
Karşıtlık için sebep: Sahi sebep ne yahu? Maksat renklere sevgi, maksat yanyana oturup bağırmak, amaç şampiyonluk... Alen ve tayfasına ters gelen bir şey yok aslında. Sorun bilinçsizlik, sorun farklı platformlardaki tartışmaları yeşil sahaya sürmek. Çarşı'nın amacı takımı ilerletmekse çözüm mevcut sponsorları desteklemekte ve gelecek sezon onların daha büyük yatırımlasr yapmasını sağlamakta. Tamam yaz dönemini hafif soğuk geçirmek burada makbul görülebilir. Ama Çarşı'nın amacı kafa bulmak. İlle de Yeni Rakı. Alsın kurtarsın o zaman sizi.

Hiç yorum yok: