1984 Kadıköy doğumlu bir defans oyuncusu Can Arat. Yani yaşı 24. 4 sezondur Türkiye sınırları içerisinde üst düzey futbolun oynandığı arenada. 2001 yılında yükseldiği Fenerbahçe PAF/A takımından ilk kez 2003-2004 sezonunun ikinci yarısında Karşıyaka formasıyla, Lig A'da kiralık oynamak üzere ayrılıyor ve çoğunda ilk 11 başladığı 16 maçta kadroya giriyor.Pişmek için yeterli bir süre ve zaman olarak değerlendirilebilir ancak yaşı o zamanlar hala 20. Daha vakti var yani. 2004-2005 sezonunu da kiralık olarak Fenerbahçe'nin diğer "feeder club"ı o zamanın Lig A temsilcisi Sivasspor'da geçiriyor Can. Sezonda kadroya girdiği maç sayısı 31, çoğunda yine ilk 11'de ve sezon sonunda üst lige çıkan bir takım var günün sonunda. Bu dönemde sergilediği performansla daha önce alt düzeydeki kırmızı-beyaz takımlarda 7 maç oynayan oyuncu yeniden milli takıma çağrılıyor U-21 etiketiyle. 2005 yazında düzenlenen Akdeniz Oyunları'nda da 5 maçta forma giyerek, finalde İspanya'ya tek golle elenen millilerin gümüş madalya almasında etkin bir rol üstleniyor. Artık piştiği ve üst düzey futbola tam olarak hazır hale geldiği düşünülen Can doğup büyüdüğü yere, Kadıköy'e dönüyor. Fenerbahçe'nin geleceği için önemli bir oyuncu, genç yetenek, geleceğin yıldızı.Sezon 2005-2006. Kadroda Luciano, Önder, Ümit Özat, Deniz gibi oyuncular var Can Arat'la aynı bölgede oynayabilecek. Haliyle Can sırasını bekliyor kenarda, yanında da Servet var, kadroda yer açılsa kenarda da rakibi var yani Can'ın. O dönemde Fenerahçe Teknik Direktörlük koltuğunda Daum var ve onun oyuncu değişiklikleri konusunda ciddi standartlarının olduğu herkesçe malum. Defans bloğu dokunacağı son yer. Yozgatlı, Semih, Kemal gibi oyuncular da standart yedekler. -Can'ın işi zordu velhasıl.- O sezon lig ve kupada toplam 21 maçta kadroda yer buluyor. Fark atılan maçların bir kaçında sonradan oyuna girerek tamamlıyor sezonu. (6-2'lik Denizli maçı '75, 3-0'lık Kayseri maçı '89...) Ancak bu dönemde A milli takım kampına sık sık çağrılıyor Can. 2006 yılında -Dünya Kupası'na katılamadğımız için- bolca hazırlık maçı yapıyoruz malum, tamamında kadroda yer buluyor kendisine Can. Kadroya davet edilmesinin genel zaman aralığı da tam olarak Nisan 2006-Şubat 2007 olarak kayıtlara geçiyor. Bu dönemde Nike'la da sponsorluk anlaşması yapıyor ki, pazarlama anlamında Nike'ın hatrı sayılır karavanalarındandır.Sezon artık 2006-2007. Fenerbahçe CL önelemesinde Kiev'le mücadele ederken Luciano sakat ve sözleşmesi feshediliyor, takımda defans oyuncusu yok, Önder-Servet-Can elde kalan defanslar. Can Arat ilk 11'de çıkıyor bu maçlara ve Fenerbahçe eleniyor. Hemen bu maçın ertesinde defansı sağlama almak adına Edu ve Lugano kadroya dahil ediliyor. Bu Can için de şansın iyi değerlendirilemediği anlamına geliyor. Bu iki yabancı oyuncunun gel-gt sürecinde oynanan ligin ilk 4 maçında ve öncesindeki Süper Kupa mücadelesinde 90 dakika forma giyiyor Can. Sezonun 5. haftasında Kadıköy'de oynanan ve Lugano'nun ayağının tozuyla golle tanıştığı 4-2'lik Antalya maçı ile Can Arat için kulübe mesaisi yeniden başlıyor. Bu süreçte Edu-Lugano ikilisinden birisinin kadroda olmaması halinde Can birinci tercih konumunda. Sakatlık ve ceza durumlarında sahaya çıktığı oluyor yani. O sezon da geçiyor Can için, kenarda ve hızlıca. 2007-2008 sezonuna Can yine ilk 11'de başlıyor. Hazırlık kamplarında kendini gösteren oyunculardan diyeceğim ancak, buna kendim bile inanmıyorum. Yaz dönemini Copa America'da geçiren Lugano kadroda yok ilk haftalarda. Can'ın ilk 11 deneyimi bu kez 3 maçla sınırlı kalıyor, sonrası bildiğimiz gibi. Sakat ve cezalı durumlarda bu kez Yasin Çakmak var kulübede, Servet'in takımdan tamamen gitmesinin ardından Rize'den alınan genç oyuncu Yasin. Yeni rakip artık o. Can ve Yasin ikisi birlikte back-up vazifesini yürütüyorlar sezon boyunca. Can'ın kadroda yer alma sayısı da düşüyor bu süreçte, toplamda 20 civarı. O da Volkan abisine özenip kendisini gecelere ve modellik hülyalarına kaptırıyor, bir yerlerde kendisine yer bulması lazım nitekim.Yasin bir adım daha önde duruyor tüm bu süreçte. Zico'nun cl maçları öncesi yedek takımla sahaya çıkma alışkanlığından ötürü Yasin-Can çiftinin bir arada oynadıkları bir kaç maç da var ancak bunlar rakibin şov yaptığı karşılaşmalar olarak zihinlerde hala. Sezonun son maçında Trabzonspor'un 2-0 kazandığı maçın ikinci yarısının hemen başında Yasin çıkıyor ve Can oyuna giriyor. İyi bir işaret sonraki sezon için, en azından Can öyle düşünmüştür sanıyorum...
Ve 2008-2009 sezonu, yani bu sezon. Can Arat, Edu'nun sakatlığında ligin ikinci haftasında oynanan İstanbul Belediyespor maçında sahaya Yasin'in yerine ikinci yarıda dahil oluyor, rakibin 9 kişi kaldığını eklemekte fayda var. Sonraki Hacettepe maçında da Lugano'nun kasırga nedeniyle ülkesinden dönememesi nedeniyle Yasin-Can ikilisi kale önünü savunmak üzere kadrodalar. Can Arat... 1 asist, 1 de gol gönderiyor Volkan'ın koruduğu zaten güven vermeyen kaleye...Şimdi olayı Fenerbahçe altyapısına bağlamakta yarar var. Can Arat'ın Kadıköylü olmaktan başka bir artısı (kime göre artıysa artık) var mı şu yukarıdaki tüm yazılanlar dahilinde? Kulüpte bayramlaşma olur, Can Arat formasıyla gelir millet takım elbisesini giyerken. Bu kare hala aklımdadır ve Can profilinin kafamda tam olarak oturduğu zamanların en büyük şahididir.
Düşünüyorum da, Kadıköylü olduğu için bu takımda oynayan Can gözümüzün önündeyken, benim de hakkım sayılmaz mı en azından kulübede oturmak?
1 yorum:
bugünlerde herkes aynı şeyi düşünüyor zaten. o kadroda ben de olabilirmişim bir şekil :)
Yorum Gönder