Perşembe, Eylül 11

Belçika'yla futbol dışı

Başlık TV programı adı gibi oldu. Herhangi bir sektörden insanların çağrılıp, o sektörün dışındaki olaylarla ilgili soruların yöneltildiği enteresan bir tv programı. Reyting rekorları kıracak cinsten. Dünkü maç başlamadan önce, stada yetişebilmek için alelacele iftarı yaparken, bir yandan da gözler atv'de. Selçuk Yula çıkıyor önce. Bu adamların kadroları çok genç, olimpik takımla burdalar, hedefleri 2010 değil 2012, bunlara fark atarız diyor. Bak, bak. Hedef 2012 ya, bu maçta kesin yenilecekler. Bu nasıl bir anlayış? Keza Hıncal - Emre, Terim - Newcastle, Gökdeniz - Emre, Terim - Hıncal vs. vs. gibi kavgalar da bu maçın futbol dışı statüsünün polemik alt başlıkları.Neyse efendim maç başlıyor, sürprizimiz; ofansı olmayan bek Çağlar. Çocuk yine iyi dayandı baskıya. Rakipte ciddi bir boy ortalaması yüksekliği var, yandan top kesip durduk 90 dakika, niyeyse. Gökhan Zan, Bülent Korkmaz Abi'sini çok izlemiş olacak ki doldurdu sık sık. Doldur, boşalt. Hani Turist Ömer uzaydayken teste sokmuşlardı ya onu, "kaldır, haydi bastııırr" der dururdu, işte o kadar komikti yapılan. Neyse, futbol oldu burası, geçelim.
...
Bir diğer futbol dışı konu ise Fatih Terim'in rakip TD'nin üstüne yürümesi. Evet, evet üstüne yürüdü. Öncesinde küfür etmiş, hakaret etmiş, sahaya ikinci hatta üçüncü topu atmış. Eee? Biz değil miydik saha içinde Koller'e cezayı kestiği için Volkan'ı afaroz eden? Bu ne peki? Elin Belçikalı'sı takımının karaktersiz oyununa paralel bir şekilde el kol hareketleriyle taciz ediyor bizim kulübeyi, Fatih Terim'in taklidini yapıyor vs. vs. Ceza kesme işini başkaları yapsın Fatih Hocam, çizginin dışına ısrarla çıkmayan oyunu kuralına göre oynayan, şeref sorunlarını bu çizgi içinde püskürten bir adam var karşında, Anadolu delikanlılığı niye. Bu arada, kenarda ısınan oyuncuların yanına koşan ve Terim - Vandereycken kavgasında araya girmiş Belçikalı antrenörü bir çekişi vardı ki, adam gitti dedim, neyse ki tokalaşıp geri gönderdi adamı Terim, derin bir nefes aldık.İkinci yarıda sahada yerde yatan oyuncular ve oyunu soğutan kaleci vardı bir de dikkat çeken. Aslolan işi o noktalara getirmeden işi bitirmektir ama oldu bir kere, adamlar da gerekeni yaptılar, yattılar. Kaleci maçtan en az 5 dakika çalmıştır. 90. dakikada kaleciye kart vermek için, orta sahadan koşan, kartı verip geri dönen hakem de sağolsun zamanı çok iyi kontrol etti!
...
Bizim top toplayıcı çocuklara da bir çift laf etmek lazım, bu kadar mı bezgin olur insan, Belçikalı kaleci 2 kez taç çizgisine kadar gidip top aldı aheste adımlarla. Bir top çıktı mı, hemen yenisi sahaya girecek, anlık olacak bu iş. Kalecinin kurnazlığına vakit bile vermeden. Bizim çocuklar topu atmaya yeltendiklerinde kaleci ceza altıpasın ötesine çıkmış oluyor zaten.Maç sonrası atv'de yayının sonuna yetiştim, sıcağı sıcağına veridler Fatih Terim'in görüntülerini. İşte bakın Belçikalı nasıl tahrik ediyor, boynuz yapıyor, el kol yapıyor, biz Türkler çok temiziz yine bu maçta, Teşekkürler Selçuk Manav!
...
Öte yandan Belçikalıların antrenman kitlerini çok sevdim, bordo - sarı nike çizgileri. Almak lazım bir tane. Tribünlerde olduğu söylenen devasa boşlukları da ben pek göremedim. 40 binin üzerinde taraftar vardı sanırım.
...
Maçın ikinci yarısında basketbol milli takımı oyuncuları da geldiler stada, anonslar geldi, alkışlar, moral hesabı. 85. dakikada çıktılar mecbur, oyunun dönmeyeceği anda son topu boş döndürüp 24 saniyeyi geçirmek için işte. Geçti, gitti...

Hiç yorum yok: