Pazartesi, Temmuz 28

Huzur & yağmur...

Huzur...
Her nefeste ona ulaşmak, zevki daim kılmak, sorumsuzca koşmak, uzaklara kocaman bir gülümsemeyle bakmak. Bütün mücadelelerimiz ve bunun dahilindeki mağlubiyetlerimiz, galibiyetlerimiz bunun için. Dingin bir deniz için sadece.

Zaman zaman hissettiğimiz olur huzuru. Bedenimiz hafifler, tarifi imkansız duygular yaşarız, uçarız ancak buna her daim vakıf olmak ne mümkün. Hayatın çetrefilli yollarında sayısız olumsuzluk var bizi bekleyen. Hepsi de gözlerini açmış ve açıklarımıza odaklanmış. Bulutların üzerine çıktığımız bir vakitte ufacık bir ihmal her şeyi alt üst edebiliyor. Anlık değişimler, hızlı düşüşler, dipte çırpınışlar hepsi birbirinin tetikleyicisi konumunda ve kaçınılmaz.

Huzur...
Derin nefes alabilme kabiliyeti, umarsızca. Mütemadiyen peşindeyiz.
Beraberimizde sorular var. Hangisini yanıtlamaya kalksak bir diğerine kapı açılıyor. Soru işaretleriyle bezenmiş bir anaforlar dünyası. Kaybolmamak elde mi? Lakin bu kayboluşlar olgunlaştırıyor sorgulayanı, büyütüyor. Huzurun onu bulmaktan çok aramak yolunda olduğunu fark ettiriyor.

Huzur...
Neredesin? Beyoğlu’nun -gecenin karanlığına gizlenmiş- çılgınlığında mı? Moda’nın dinginliğinde mi? Kanlıca açıklarındaki kayığın yalnız kollarında mı? Ben neredeysem orada mı? Yoksa olmadığım yerde mi?

Huzuru arıyoruz. Ancak huzursuzuz hepimiz. Yaşıyoruz demek ki. Huzuru aradığımıza ve huzurdan yoksun olduğumuza göre, evet yaşıyoruz. Acı olan şu ki yarın yaşayıp yaşamayacağımız artık daha da belirsiz. Yaşamak için huzurun uzağında mı olmak gerek? O halde neden arıyoruz? Yoksa o çoktan toprağın altında mı?
...
...
Ve huzur Güngören'de bir kez daha bu ülkeyi terketti. Geride kalanlar -bizler- hala bu satırları yazabilecek şansa sahibiz. Mesai bitimine 3 saat var, Zincirlikuyu kalabalık. HSBC Genel Merkezi yakınlarında bir yer. 18:00'da işten çıkacak bir sürü insan, aynı anda. Hiç kimse cuma akşamı işten çıkarken hissettiği duyguları yakalayamayacak bu akşam, tıpkı sabahki gibi, tedirgin ve ürkek. Bir ülkenin özgüveni yok olurken, İstanbul günü aralıklarla döktüğü gözyaşlarıyla sürdürüyor ve her damla bozulan huzuru tekrar hatırlatıyor.

***Bu sabah yağmur var İstanbul'da, Gözlerim dolu dolu oluyor yine...

Hiç yorum yok: