Perşembe, Nisan 3

Fener yazmadan olur mu?

Olmaz, kesinlikle olmaz. İlk 45 dakikada dökülen, eksik oynayan, yanlış oynayan / oynamayan bir takımın ikinci yarıdaki yükselişi ve tribündeki koreografiye nazire yaparcasına oyunu çevirmesi yazılmadan olmaz.Büyük takım için şu yorumu yapar bilenler; Kötü oynasa da kazanan takımdır! Ben dün Saraçoğlu'nda tam olarak bunu gördüm. Belki atmosferin yoğunluğu, kavramların karmaşası, Deivid'in füzesinin hemen ardından statta hissedilen anlık şaşkınlığın getirdiği sessizlik, belki de ambiyans fikirlerimi taraflı hale getirmiştir, haftaya tekrar değerlendireceğiz muhakkak.Hani istatistiği yerle bir eden demeci vardı ya antrenörün; "Hagi 40 metreden bir koyar, nereye yazacağını şaşırırsın" şeklinde, işte öyle oldu. Kezman, Uğur ve Alex'in yarısı yoktu. Maldonado da varlığıyla oyunu geriye atıp durdu. Fenerbahçe'nin yedek kulübesinde oyuna girebilecek oyuncu sayısı günden güne artıyor. Artık gönül rahatlığıyla 3'ten fazla oyuncu sayabiliyoruz. Serdar, Semih, Wedo ve Kazım. Sezon başında sayının 1'i geçtiğine çok fazla şahit olamazdık.

Hiç yorum yok: