Salı, Aralık 30

Amauri ne yapsın?

Juventus'ta döktürüyor Amauri, gollerini Palermo'da oynar gibi rahatça atıyor, attırıyor. Geçmişine bakınca Toni benzeri bir profile sahip olduğunu görüyoruz. Tırnaklarıyla gelmiş bugünlere 80 doğumlu oyuncu. 23 yaşına kadar sürünmüş desek yanlış olmaz. 2002'de Piacenza'dan Empoli'ye geçmiş. Arada bir kiralık sezon sonrasında üst düzey performans ve 4.5 milyona Chievo'ya. 3 sezonluk Chievo macerasının ardından 8.5 milyona Palermo forvetine. Şimdilik son durak +20 milyona Juventus, seneye neler olur bilinmez.


Oynadığı 2 maçtan birinde kaleyi bulan bu adamın şimdiki gündem maddesi milli takım forması. Amauri Brezilyalı. O muhteşem formayı giyebilecek bir performansa sahip olduğu şu günlerde ısrarla ve inatla o formayı kovalamayı yeğliyor. Gönlünden geçenin Brezilya olduğunu her fırsatta dile getiriyor, davet bekliyor işte adam. Tamam çok zor o formayı giyebilmek ama bu adamın hayatı zaten yeterince zorlukla dolmuş ve üstesinden gelebilmiş hepsinin.

Öte yanda annesi var Amauri'nin. Eşlerini ikna edemeyen topçuların yanına şimdi bir de anneleri eklendi. Madam Amauri, evladına İtalya'nın çok şey kattığını ve Azzuri olmasını gerektiğini söylüyor orda burda.

Şöyle bir düşünüyorum, hayatımda böyle bir sorun olsa, ben de arada kalsam, İtalya - Brezilya arasında. Ya hadi tamam, İsviçre - Avusturya arasında kalayım dert değil. Dert mi, değil mi, ne bileyim.

Amauri'nin bir milli takımda oynaması gerekiyor velhasıl, hangisi olursa olsun yakışır, iş yapar. Bize de izlemek düşer.

Pazartesi, Aralık 29

İyi tatiller!

Diego için Fenerbahçe ile Real Madrid birbirine girerken (!) adam kanka akraba tayfasıyla tatil yapıyor.




Ne diyelim, iyi tatiller.

Gerrard gözaltında

Newcastle'a 5 batan Liverpool'un, galibiyette 2 golle başrol oynayan katanı maçın stresini atmak için "Lounge Inn" adlı mekana gider. Bir klasik olarak mekanda tartışma çıkar. Bir adam yaralanır, 6 adam başka suçlamalarla birlikte gözaltına alınır. Gerrard'ın da adı karışır, o da gözaltındadır.


Enteresan hikayeler işte. Olan da mekana olmuş, koca günü kapalı geçirmiş, yarını da böyle geçirmesi muhtemel.

Cumartesi, Aralık 27

Beşiktaş üzerine oynanan oyunlar...

Bilmem kaçıncı kez sahneleniyor bu oyun. İzliyoruz gülerek. Google'da bir arama yaptım, sonuçlara ben de inanamadım. Tamam belli aralıklarla oyun oynanıyor demişti Demirören bey ama bu kadar da fazla olmamalı yahu. Farklı zamanlardan binlerce "oyun oynanıyor" haberi. Dün final yaptı Demiröre. AROG izlemiş olacak yakın zamanda ki, geçmişin her noktasında yapılan bir hakem hatasını buldu çıkardı.



Ben kabaca başlıkları aldım tüm bu haberlerden, gülmek isteyenlere..


"Büyük Beşiktaşlılar bu izledikleriniz bilinçli ve hain birer senaryodur."

"Del Bosque davası konusunda haklıyız, Beşiktaş üzerinde oyunlar oynanıyor. Hani 31 Ağustos'ta bizi ligden düşüreceklerdi, puanımızı sileceklerdi, para alacaklardı"

"Beşiktaşlılara önemli bir mesaj vermek istiyorum. Beşiktaş üzerine oyunlar oynanıyor. Biz Kleberson davasını kazandık, yok saydılar."

"Fulya'daki inşaatla ilgili haber Beşiktaş'a yönelik tehlikeli oyundur"

"Ben Beşiktaşlıyım diyen herkese seslenmek istiyorum. Fulya Projesi'ni karalamak isteyen Beşiktaş düşmanıdır"

"Şahsıma ve Beşiktaş üzerine oynanan oyunlar vardır."

"Bu üzerimize oynanan ilk oyun, bu elimizden alınan ilk şampiyonluk değil"

"Herkesin gözlerinin önünde açık bir şekilde üzerimize oyunlar oynanıyor"

Daha gider bu..

Hugo Sanchez @Almeria

Sanchez Meksika'nın ötesine geçti sonunda. Altyapı, genç takım, ümitler, A takım derken Meksika devlet başkanı da olacak diye düşündürdü zaman zaman. İspanya topraklarından Avrupa'ya girdi şimdi. Geçen hafta Gonzalo Arconada'yı kovan Almeria'nın teknk direktörü artık.


Risk midir, ters midir tartışmak isteyen olur belki ama son 11 maçında bir galibiyet alan takımın almayacağı risk de ek yok gibi gezegende. Sözleşmeleri şimdilik yarım sezonlukmuş, sezon sonunda taraflar ksrşılıklı oturup bir yıl daha uzatabilirlermiş sözleşmeyi. Bir zamanların Madrid kralı, şimdi yarım sezonluk sözleşmeyle kandırılıyor. Hayır futbol, yapamazsın bunu insanlara. Adamın yaşı 50 olsa da yapamazsın.

Çarşamba, Aralık 24

Romario 2.0

Romario blog yazıyor. Mahalle maçlarındaki gollerini bile rekoruna saydıracak kadar mızıkçı olan bu adam, şimdi de bloggerlar kralı olabilmek için ortalığı birbirine katarsa şaşırmam.

Site sadece Portekizce yayın yapıyor şimdilik, evet şimdilik. Güncelleme konusunda da sıkıntıları var. Ya hiç editör tutmadı Romario ve ciddi ciddi kendisi girişti işe, ya da editörü kovdu yenisini arıyor şu aralar. Site burada.


Şöyle de güzel bir post var blogda ayrıca (Portekizce'den çeviri);

"Sevgili Bloggerlar,

Blogu güncellemesinde sorunlar yaşandığının farkındayım ama son günlerde ciddi bir iş yoğunluğum söz konusu.

Önümüzdeki haftalarda düzenli içerikler, müzik önerileri vb. ile karşınıza çıkacağım. Bekleyin.
"

Campeão!

Boca Juniors, yenildi ama Tigre'ye kaptırmadı şampiyonluğu. Riquelme yoksa, parti de yok ama yine de günün sonunda eğlenmeyi bilen taraf onlar. River Plate için de yeni mevsim, yeni umutlar..




Pazartesi, Aralık 15

Juve - Milan

Juve, yağmur altında esti gürledi, Amauri ve Del Piero ikilisi takımı uçurdular. Milan en son defans takımıydı, bitmiş. İtalya'dan 6 gollü maç çok sık gelmez, hele ki büyük çaplı bir maçsa. Neyse dün akşamın maçı söylenenler söylendi zaten, şu fotolar beni etkiledi, paylaşmaktan fayda var.





Beni neden çağırmadınız?

Ben yaparım bazen bunu, her hafta bir iki halı saha maçı deviririm de, bir arkadaşımın halı saha organizasyonu gerçekleştirdiğini ve bana haber vermediğini duysam hemen sarılırım telefona, bir şeye; "Beni neden çağırmadınız?" Basarım fırçamı, yaparım geyiğimi, gülerim, geçerim. Bir sonraki hafta çağrılırım ama. Alt tarafı bir halı saha işte, ne olacak.

Barış Özbek son 2-3 haftadır halısahada harikalar yaratan takımın oyuncusu, Lig TV'ye verdiği röportajda da belirttiği gibi kendisi de 3 haftadır takımda banko oynamaya başladı. E bu durumda niye Barış'ı milli takıma çağırmazsınız Fatih Hoca?


Olay bu noktaya kadar gelmiş gerçekten, Barış bu sözleri sarfetmiş. "A Milli Takım'da oynamak istiyorum ama hocalarım beni görmüyor herhalde, ilgilenmiyorlar" demiş. Müfit Hoca TFF sitesi üzerinden cevap veriyor Barış'a. Neresinden baktıysam gülesim geldi ya neyse, konuyu dağıtmayayım şimdi.

Barış Özbek sürekli ümit, genç takım kademelerinde kamplara davet edilmiş ancak zaten Alman Milli Takımı'ndan da bu davetleri aldığı için Türkler'e A Milli yoksa rahatsız etmeyin mesajı göndermiş. Bizimkiler yine densizlik edip rahatsız etmişler çocuğu yaş 21 dediğinde. Son tercihler yapılırken işte, gel demişler, Barış 21'den sonra yine Deustche demiş ve kırmızı-beyaz forma kapıları tamamen kapanmış. Evet hikaye bu.

Bu hikayeyi okudum, önce Barış'a güldüm, sonra sezon başından beri belli aralıklarla gördüğüm Barış profiline güldüm, sonra Ankara dönüşü röportaj veren Barış'a güldüm. En sonunda aklıma geldi, Turgay'ın Avusturya'yı seçmiş olduğunu onu milli takım kampına çağırdıktan sonra farkeden yetkililer şimdi nasıl oldu da Barış'ı bu kadar izleyebildi? Garip bu işler velhasıl, çok garip. Güle güle ayrıldım sonra ekranın başından. Hala Türkiye sınırları içerisindeydim çok şükür.

Ölü evinden anılar

Real'le ilgili aklımda kalan "iyi takım, süper takım" olgusuna ait son kırıntı Carlos'un kestiği topta Zidane'ın, Butt'un koruduğu Leverkusen ağlarına gönderdiği insanüstü goldür. Sonrasında fetret devri, şampiyonluklara rağmen gözle görülür düşüşler falanlar falanlar. Bu sezon dibi görme telaşında Real. Elbet bir yerden el sallamaya başlayacak ve geri dönecek, seneye Avrupa'da bir şekilde yer alacak ama bu sezon düşüş var, inkar eden böyle olur. Sen niye böyle oldun bu sezon Real tadında bir şeyler yazdık. Analiz, evet evet analiz.


Real benim gözümde büyükken daha takımın başında Del Bosque aka. "Yeniköy Kasabı" vardı. 1999'dan 2003'e kadar tam 4 yılı var koltukta. CL kupasını almasının ertesinde takımı yine şampiyon yapıyor içeride ama yol gözüküyor ona. Sonrasında teknik direktör kıyım başgösteriyor Real'de. İstikrarsızlık kurum kültürü haline geldi mi, kapı önüne koyulmak an meselesidir her zaman.
Vicente Del Bosque - 1999 - 2003
Carlos Queiroz - 2003 - 2004
Jose Antonio Camacho - 2004
Mariano Garcia Remon - 2004
Vanderlei Luxemburgo - 2004 - 2005
Juan Ramon Lopez Caro - 2005 - 2006
Fabio Capello - 2006 - 2007
Bernd Schuster - 2007 - 2008
Juande Ramos - 2008 - ...


Real'in 2002'deki kadrosundan 4 kişi var şimdi takımda. Bayrak adamlar Raul, Casillas ve Guti ile birlikte mecburi istikamet Salgado. Bu süreçte bir sürü yıldız eskitiliyor. El Galacticos çılgınlığı herkesin malumu ve kötü günlerin esas tetikleyicisi. Bu süreçte kadroya bolca müdahele oluyor yukarıdan, Adnan'lar sadece burada yok nitekim. Bu sezon da bu bayrak adamların içeride bir şeylere dokundukları, takım üzerine takıldıkları söyleniyor. Hakan Şükür ekolü diyelim buna, oluyor öyle.

Sezonu sponsor, forma, ekipman, bireysel sponsorluk, özel davet vs. arenasında geçiren yıldızlar yeni sezona futbolcu gibi hazırlanma talebinde bulunduklarında karşılarına "star" gibi hazırlanın diyen adamlar çıkıyor. Ki bu sezon başında star gibi hazırlanan starların içine bir de dışarıdaki starlarla olan anlamsız diyaloglar karışıyor ki sormayın gitsin. Evet, Cristiano Ronaldo'dan bahsediyorum. Bir adam koca yazı bir takım üzerine gerçekleştirdiği spekülasyonla geçirmekten hiç mi sıkılmaz, adamı biraz anlaşılır seviyelere çektik diyelim de takım bu işten hiç mi rahatsızlık duymaz? O takımın halihazırdaki oyuncuları hiç mi etkilenmez?


Yine bu sezon bir de talihsizlik var takımda, sakata gelmek moda olmuş. Sayı vermenin anlamı yok, sakatlanmayanı dövüyorlar gibi bir durum var takımda.

Real futbol takımının idaresinde kötü kokular var temelde. Başkan, Mijatovic, sözcüler, hocalar, aracılar, ötekiler, berikiler.. Takımda ciddi bir iletişim sorunu var ki direk takımın huzuruna yansıyor. Calderon bu işin başındaki adam, sorunun da başı gibi görünüyor ama doğrusunu ben bilmem. Gördüğümü çalarım arkadaş! Ha bu arada, eski başkan Perez'in de tetikte olduğunu söylemekte fayda var. Hal gidişattan bir sonuç, oradan da görev çıkarabilir her an.

Evet Real bugünlere böyle geldi, Sevilla'ya yenildi, Schuster'e el sallandı, Ramos geldi ve Barça mağlubiyeti yaşandı. Şimdi ne olacak? Ona da bakıyoruz..


*Takımdaki İspanyollar, Hollandalıların biraz önüne çıkacaklar. Herkes forma şansı bulma gayretinde olacak yeniden.

*Ramos erkeğin kalbine giden yolun midesinden geçtiğini bilen adamlardan. Hemen yeme-içme listelerini hazırlamış takıma, -gerçek- Ronaldo'yu Corinthians'a bu menüler göndertmiş diyenler bile var.

*Ramos takımın kimyasına direk etki edecek pozisyonel değişikliklere gitme sinyalleri veriyor ki yapacak bunu. Spurs'te yaptıklarının benzeri diyelim kısaca. Hasan Şaş'tan sağ bek, Güiza'dan forvet(!) yapmak gibi değişiklikler yani.

*Devre arası transferleriyle de gündem yaratacak Ramos. İngiltere Premiere League'den oyuncular getirecek. Gösterişli Alman değil, delikanlı İspanyol hegamonyasını takıma oturtacak ki transferler de bu doğrultuda olacak.

3 Arjantin lütfen

Arjantin'de şampiyonluk yarışında son düzlüğe 3 takım birlikte girdi. Varış hakemleri sonuca karar veremediler, 3'lü turnuva var şimdi. 3 takımın da puanı 39'du 19 maçlık sezon sona ererken. Aynı durum bundan 40 yıl önce gerçekleşmiş bir de, ipi Velez Sarsfield göğüslemiş. Sistem naif ki, 3'lü averaj 5'li takla attırmadan aranızda oynayın, futbolsever biraz zevk alsın diyor adamlar.


Boca Colon'u 3-2 yendi son hafta, Tigre Banfield'ı, San Lorenzo da Argentinos Juniors'ı devirdi. San Lorenzo averajlı liglerde şampiyon olarak apoletlenir ama burası Arjantin kardeşim, futbol kazanacak, oynayın!

Cuma, Aralık 12

FIFA Yılın Futbolcusu

Geçen sene Kaka'nın her kulvarda şov yaptığına şahit olduk. Bu yıl da tek favori C-Ron. Seneye de şimdiden favori Messi. Torres zorlama niyetinde sadece. Göreceğiz bakalım.


Ekim sonunda 23 kişilik aşağıdaki shortlist açıklanmıştı. 3 yaşlı kıtanın dışına çıkmamıştı liste. Ligler de +20 o malum 4 lig.

Emmanuel Adebayor (Togo), Sergio Agüero (Argentina), Andrei Arshavin (Russia), Michael Ballack (Germany), Gianluigi Buffon (Italy), Iker Casillas (Spain), Deco (Portugal), Didier Drogba (Côte d'Ivoire), Samuel Eto'o (Cameroon), Cesc Fabregas (Spain), Steven Gerrard (England), Zlatan Ibrahimovic (Sweden), Andrés Iniesta (Spain), Kaká (Brazil), Frank Lampard (England), Lionel Messi (Argentina), Franck Ribéry (France), Cristiano Ronaldo (Portugal), John Terry (England), Fernando Torres (Spain), Ruud van Nistelrooy (Netherlands), David Villa (Spain) and Xavi (Spain).

23 kişilik liste bugün 5'e indi; Kaká (Brazil), Lionel Messi (Argentina), Cristiano Ronaldo (Portugal), Fernando Torres (Spain), Xavi (Spain)

İspanyollar 2 kişi ile girip eli boş dönecekler mi acaba? Avrupa Şampiyonası FIFA nezdinde biraz daha rağbet görür ancak yine de C-Ron gerçeği var. Onun dışında kim alırsa sürpriz olur, Son şampiyon Kaka alırsa sürpriz kavramını yeniden sorgularız.

Perşembe, Aralık 11

CL, Son 16

Tamam diyen 8 takımla birlikte alt levele inen 8 takımı pas geçiyoruz malum sebeplerle, devam eden 16 takıma göz atalım.

8 grupta maçlar tamamlandı ve ortaya alışılmışın dışında bir tablo çıktı. Çeyrek finale ulaşamadan erken final niteliğinde maçlar izlememiz muhtemel. Sürpriz puan kayıpları ilk 16 arasına sürpriz takımları sokmaktan uzak kalsa da grup birincileri ile ikincileri arasında ciddi oynamalara neden oldu.


Eldeki tablo;
AS Roma, Panathanaikos, Barcelona, Liverpool, Manchester United, Bayern Munich, FC Porto ve Juventus grup liderleri ve üst turda seribaşı olacaklar.

Grup ikincileri ise; Chelsea, Inter Milan, Sporting Lisbon, Atletico Madrid, Villarreal, Lyon, Arsenal ve Real Madrid.

Lig liderlerinden Pana ve Porto sürprizin kahramanları sayılabilirler.

Listede 4 İngiliz, 4 İspanyol, 3 İtalyan, 2 Portekizli, 1'er de Fransız, Alman ve Yunan takımı yer alıyor. Aynı ülkeden iki takım bu turda eşleşmiyor. Kura çekimi 19 Aralıkta yerel saatle 12'de Fransa'nın Nyon kentinde.


Takımlara çıkması muhtemel rakipler aşağıda;

AS Roma: Sporting Club, Atletico Madrid, Villareal, Lyon, Arsenal, Real Madrid.

Chelsea: Panathinaikos, Barcelona, Bayern Munich, FC Porto, Juventus.

Panathinaikos: Chelsea, Sporting Club, Atletico Madrid, Villareal, Lyon, Arsenal, Real Madrid.

Inter Milan: Barcelona, Liverpool, Manchester United, Bayern Munich, FC Porto.

Barcelona: Chelsea, Inter Milan, Lyon, Arsenal.

Sporting Club Lisbon: Roma, Panathinaikos, Liverpool, Manchester United, Bayern Munich, Juventus.

Liverpool: Inter Milan, Sporting Club, Villareal, Lyon, Real Madrid.

Atletico Madrid: Roma, Panathinaikos, Manchester United, Bayern Munich, FC Porto, Juventus.

Manchester United: Inter Milan, Sporting Club, Atletico Madrid, Lyon, Real Madrid.

Villareal: Roma, Panathinaikos, Liverpool, Bayern Munich, FC Porto, Juventus.

Bayern Munich: Chelsea, Inter Milan, Sporting Club, Atletico Madrid, Villareal, Arsenal, Real Madrid.

Lyon: Roma, Panathinaikos, Barcelona, Liverpool, Manchester United, Porto, Juventus.

FC Porto: Chelsea, Inter Milan, Atletico Madrid, Villareal, Lyon, Real Madrid.

Arsenal: Roma, Panathinaikos, Barcelona, Bayern Munich, Juventus.

Juventus: Chelsea, Sporting Club, Atletico Madrid, Villareal, Lyon, Arsenal.

Real Madrid: Roma, Panathinaikos, Liverpool, Manchester United, Bayern Munich, FC Porto.

@dedikodu

*En güzel dedikodudan başlayayım. Tuncay ile Chelsea arasında. M'boro'ya giderken takımı küçümseyenlerin tam olarak anlayamadıkları noktada Tuncay. Emre-Okan ikilisinin yaptığı o büyük hatayı yapmadı, öğütücü bir takıma gitmedi. Chelsea Tuncay için ölüp ölüp bitmiyor tabi, yanlış anlamıyorum bir şeyi ama bu iki ismin yanyana gelmesi de bizim açımızdan oldukça önemli değil mi?
ps: Bu transfer gerçekleşirse şayet, Avusturya maçının etkisi ne kadar olacak onu da merak ediyorum.


*Milan'a savunmacı lazım ya, her gitmeye müsait defans oyuncusunu yapıştırıyorlar Milano ekibine. Agger'in adı geçiyor şimdi de, transfer sezonu geçer elde bir şey olmaz, o zaman Gattuso'suz Milan neyi nasıl savunacak merak ederim.

*Real Madrid'de yeni hoca beraberinde yeni isimleri de getiriyor. Arshavin adı son günlerde telaffuz edilmeye başlandı bolca da neden hala hücum bilemedim. Ya da nereye kadar hücum?

*Rusya Ligi üzerinde yoğun bir İngiliz baskısı var şu aralar. Kimi koparabiliriz diye bakıyorlar. Favoriler az çok belli de sürprizler daha çok dikkat çekecek gibi. Zenit ve Moskova takımlarından kimler kopacak göreceğiz.

*Angel Di Maria ve David Silva devre arasını şenlendirmelerini beklediğimiz diğer önemli oyuncular. Real kancası var üzerlerinde ama kimin ne yapacağının belli olmadığı bir dönem transfer zamanları. Göreceğiz.

*Fenerbahçe'nin hali malum. Türkiye piyasasında da hareket anlamı taşıyor bu görüntü. Lucas Biglia adı gündemde son günlerde. Geçen sezon oynanan Anderlecht maçlarından sonra Biglia ile ilgili bir post yazmışız, araya da Fener alsa babından bir geyik cümlesi koymuşuz. Olursa bu transfer gülümserim.

*Adriano iyiydi kötüydü derken hafiften Mourinho ile papaz olunca yine eskiye dönüş sinyalleri verdi. Devre arası yol verilmesi muhtemel. Flamengo hemen araya girmiş, biz alırız diyerek. Memleketinde Adriano'nun istediği her şey var anlaşılan, gidince bir hoş oluyor.

Çarşamba, Aralık 10

Anorthosis rüyası

Güzeldi son haftanın ilk günü CL'de. Bir son haftada olması gereken hırs ve adrenalin genelde yoktu ama toptan bir boşvermişlik, garantilemenin verdiği rehavet de fazla göze çarpmadığından zevkli geldi mücadeleler.

B Grubu'ndan başlamak gerekir muhakkak. Kıbrıs Rum Kesimi'nin fahri propogandasını yapan Anorthosis Famagusta dramatik bir şekilde kaldı grubun sonunda. Bir anlamda da ibretlik onların hikayeleri. Danışıklı dövüş gibi geldi zira oynadıkları Pana maçı. Bremenliler oyunu bozunca her şey bozuldu. Grupta maçlar oynanmadan önce puan durumu şu şekildeydi; Inter:8, Pana:7, Anorthosis:6, Bremen:4.


-Her iki maç da aynı saatte başladı malumunuz- maçların 62. dakikası oynanırken de puan durumu şu şekildeydi; Inter:9, Pana:8, Anorthosis:7, Bremen:5.

Dakikalar 63'ü gösterdiğinde Mesut'un ısrarlı ve inatçı oyununa ayak uyduran Pizarro PES'te sıkça rastladığımız türden bir özel gol gönderdi Mourinho'nun deplasmanda oynayan takımına. Dananın kuyruğu koptu işte tam burada. Inter ağlarına giden gol grubun tüm takımlarını hareketlendirdi. Bremen'in 1-0 öne geçmesiyle Anorthosis grupta sonunculuğa düşüyordu. Pana da yok yere grubu ikinci bitirecekti.

Dakikalar 69'u gösterirken Karagounis, önce Servetvari bir pas aldı Famagusta defansından sonrasında kalecinin kucağına doğru bir şut gönderdi. İnanması güç ama kaleci topu içeri almayı başardı bir şekilde. Dakikalar 70 olduğunda puan durumu da aşağıdaki son haline geldi. Sonradan Bremen'den gelen goller sonucu etkilemediler.


Famagusta evine döndü, seneye yeni bir macera arayacaklar başka başka başkaldırı hikayeleri dinleyeceğiz onlardan, bir de başkaldıracak platformu bile bulamayan adanın Kuzey kısmı var. Öyle veya böyle oynadıkları her oyun mahalle maçı değerini geçemiyor. Sistemler utansın en iyisi.

Salı, Aralık 9

Fenomeno to Corinthians

Ronaldo geçen sezonun ilk yarısının sonlarına doğru şahlanmıştı. İkinci yarıya da arzulu başladı, Livorno maçında düştü guardı. Şubat'tı, yattığı yerden kalkamaz dediler, önce göbeği saldı, herkesi haklı çıkardı, sonra sahilde top koşturan küçük Brezilyalı çocuğu hatırladı, antrenmanlara başladı. 10 ay olmuş neredeyse.


Gerek Ronaldo'nun menajerinin, gerekse Corinthians Kulübü'nün resmi web sitesinin verdiği bilgilere göre Ronaldo -fenomen- Corinthians'a 1 yıllık imzayı attı. Okyanusun öte tarafında, doğduğu yerde devam edecek.

Onu hafızalarımıza kazınan performanslar izlettirdiği forma ile bloga koyalım dedik. Göbeği varmış, saçlar kıvır kıvırmış, unuttuk gitti.

Adiós Schuster

Schuster gider ve Juande Ramos gelir. Sevilla mağlubiyetinin ardından bir Sevilla kahramanına sarılmak, "Barça'yı yenemeyiz" realitesine karşı koyup "Ramos'la yeneriz" rüyasına inanmak neresinden bakarsan bak ironik.


"Schuster'e selam, Ramos'la devam" Miguel Ángel Arroyo böyle buyurmuş basın toplantısında Mijatovic'i de yanına alarak. Hayırlı olsun.

dedikodu

*Manchester'ın forvet hattı çoklarının iştahını kabartıyor. Tevez, Berbatov, Rooney, C-Ron, Giggs, diğer gençler vs. Bu adamlardan birisinin -özellikle Tevez- devre arasında gitmesi muhtemel. Ferguson'un kafasındaki back-up ise Benzema'ymış. Takımdan kimse gitmezse de Benzema gelebilir tabi, bu da öldürücü bir ihtimal.


*Xabi Alonso'nun sezon başında L'pool'dan ayrılması gündeme geldiğinde taliplerden birisi de Arsenal'di. Viera sonrası o bölgeyi tam anlamıyla dolduramayan Wenger, ömrümü gençlerin ğişmesini beklemekle geçirmeyeceğim, zaten burada pişmişi var diyerek bu adamı hala istiyor.

*Enteresan bir dedikodu Chelsea cephesinden. Drogba'nın muhtemel gidişi düşünülerek Michael Owen potansiyel forvet listesine alınmış. Heskey'i de alırlar mı diye merak etmiyor değilim.

*Premier Lig takımlarındaki forvet açlığı had safhada. Hertha'nın yaşı geç, gönlü genç çılgın golcüsü "kardeşim Pantelic" 3-4 kulübün listesinde.

*Tottenham'dan ilginç bir haber. Sezon başında Keane-Berbatov ikilisini birden satma gafletine düşen takım Keane'i geri istiyormuş. Hatalı üretmişiz, başkasıyla değiştireceğiz mantığıyla takas yoluna gitmişler. Aaron Lennon'ı verebiliriz demişler. Tottenham'ın bir başka adamı ise Crouch. Birinden biri olur herhalde.


*Cruzeiro'nun vurucu timinden Guilherme için iki Madrid takımı nabız yokluyor. Dinamo Kiev'in kira+ön alım hakkını içeren bir teklifinin varlığı da işleri biraz hızlandırmak gerekliliğini doğuruyor. Göreceğiz.

*City'nin muhtemel transferleri sayılırken hep aynı espri yapılırdı. 8 forvet, 1 golcü orta saha, 1 de golcü defans oyuncusu. şimdi Di Natale'nin peşindelermiş. Bir şeyleri ispatlamak niyetindeler galiba.

Pazartesi, Aralık 8

AFP 2008





Big Sam'den ilan-ı aşk

Keano'nun havlu attığı, 27 farklı oyuncudan ilk 11 çıkarmaya çalıştığı Sunderland menajerlik koltuğu için Sam Allardyce gönüllü olduğunu belirtti.


Niall Quinn'e saygı, taraftara sevgi ve kulübe sempati kilit noktaları ile aşağıdaki cümleyi etmiş hoca;
”Sunderland are a great club so of course I’d be interested in talking to them. I have huge respect for the chairman Niall Quinn and the job he has done.’ I enjoyed the year I had at Sunderland and also when I did some coaching work there under Peter Reid. I also know how passionate the fans are about their team.”

Bu iş oldu gibi herhalde. Ertuğrul'la sık sık karşılaştırılan Denizli gibi bir problem yaşamayacak Big Sam. Sunderland son 7 maçın 6'sını kaybetti ve ligde 18. sırada yer alıyor.

2 İngiliz

Birincisi David James. Gereksiz özgüven ve basit hatalar İngiliz kalecilerinin genlerinde var galiba. Umursamaz bir tavırla verdiği pas pahalıya mal oluyor.




David James England No1? - video powered by Metacafe

Diğeri ise Gerrard. Raket ayaklı Gerrard. Her futbolcunun başına gelebilecek bir olay yaşıyor ve önünde seken topa mükemmel vurabilecekken ıska geçiyor. Buraya kadar normal, belirttiğimiz gibi her futbolcunun başına gelebilir ancak bundan sonrası onun Gerrard oluşu ile ilgili. Bu topa nasıl vuramadığının isyanını öyle derinden yaşıyor ki, hakikaten çok anormal bir şey olduğunu anlıyor insan. Gerrard işte, başka adam.



Gerrard Miss - video powered by Metacafe

Barça'nın İddaa'sı



Mert Aydın'ın ve beraberindeki program sunucusunun isyanı vardı. Valencia'ya karşı oynayan Barcelona'ya 1.25 oran vermişlermiş. Ayıp değilmiymiş, Osasuna'yla mı oynuyormuş Barça, bu yapılan ayıpmış. Real maçında da Barça galibiyetine 1'e 1.20 mi vereceklermiş. Oran moran geyiklerine biraz yakından bakınca hak verdim kendilerine, 1.25'lik oran komik geldi.

Bu postu Barcelona'dan ve İddaa oran belirleyicilerinden özür dilemek için yazıyorum. Mert Aydın'ı da hafiften kınıyorum. (evet çok gocunacak bu posta!) Haftaya da Barça'ya 1.20'den fazla verilecek oran israftır.

*edit: Programın adı 1-0-2'ymiş, sunucunun ismi de Efe Uysal.

Real düşerken...

Sevilla'yla tarihi bir maç oynadılar. Geri dönüşler, isyanlar, giderler ama maç sonunda koca bir hayal kırıklığı. İstanbul takımlarına kafa tutan Anadolu takımları gibiydiler. 4-3 kaybettiler. Lider Barça'nın 9 puan arkasındalar. Arada Villareal, Valencia ve dünkü skorun ardından Sevilla var.

Haftaya Barça - Real maçında dananın kuyruğu kopacak. Haftaiçi yapılan Huntelaar gövde gösterisi bir işe yaramadı gibi. Hollandalılara antipati yükseliyor. Luis Van Gaal'e ve Hollandalı ekibine çok sallanmıltı beyaz mendiller. Real tarafında da aynı görüntüleri görmek yakındır.


Tekrar dünkü maça dönelim. Real ısrarla ve inatla transfer yapıp hücum hattını zenginleştirirken dünkü maçın da en iyisi emektar Guti'ydi. Biraz da isyan eden bayrak adam Raul ve Higuain. Sevilla'nın sol kanadı komple değişti bu adamların baskısı karşısında. Onlar da sağdan geldiler, bu da Real'in sol tarafını komple değiştirtti Schuster'e. Kanoute çizgiye indi bol bol, defansı karıştırıp sürpriz adamlara gol alanları oluşturdu. Kanoute'nin hazırlığında yer almadığı bir pozisyon var ki Capel'le soldan geldiler, orda da golü yapan Kanoute oldu. İki takımın golleri de birbirini andırıyor, defansların içler acısı halleri de öyle. post-Makalele sorununu yaşıyor gibi Real.

Barça dağılmış Madrid'e neler yapacak bilinmez ama bir Johnson frikiği ile sahadan mağlup ayrılırlarsa fena olur.

Bu arada Schuster de kral adammış, Casillas gibi içi boş "yeneriz"ler yerine Barça'ya karşı şansımız yok demiş. Daum taktiğidir, ayak yapıyordur orasını bilmem ama laf oldukça doğru.

Pazar, Aralık 7

Lig A golcüsü!

Zihnimde "Taner" isimli futbolcuların 2. ligde, son adıyla Bank Asya 1. Lig'de bol gol attıklarına dair çok ciddi bir yaklaşım var. Taner Demirbaş da bu fikrin oluşmasında en büyük faktör.

Bu ekolün bir diğer önemli temsilcisi Taner Gülleri'yi ilk tanıdığımda Antalya'daydı. Fazla gol atamasa da golcü olduğu belliydi. Bir Samsun uçağında gördüm ilk kez, gidip Samsun'u kurtaracak herhalde, düşen takımların dostu rolüne bürünmüş diye düşündüm, yazık dedim.


Samsunspor'a gitmedi Taner, nereye gittiği de beni ilgilendirmiyor bunun ötesinde. Adana Demir'de başladığı kariyerine, Bursa, Fethiye, Beykoz, tekrar Bursa, Erciyes, Sakarya, Antalya ve en son Kocaeli olarak devam ediyor. Listedeki takımların hep inip çıkma mevsiminde katılmış takıma. 2. lig topçusu etiketini yapıştırmış üzerine bir şekilde.

Bir Yunus Altun vardı yine bu ekolden, 2. ligde gol kralı olup büyük takımların listesine giren, sonrasında da asansör takımlarla birlikte asansör olan türde. 2001 yılında Konya'da maçlarını çok izledim, çelimsiz, tıknaz bir adam ama gol koklama becerisi yüksek. Uzaktan Brezilyalı bile denebilecek türde. O sezonun ardından 12 ay aynı takımda kalamadı hiç Yunus, hep birilerini kurtarmaya gitti ve hep sorumluluğun altında ezildi, kendini kurtaramadı. Şimdilerde Karşıyaka'daymış..

Taner'e dönelim tekrar, Kocaeli bu sezon büyüklerle oynadığı maçları tamamladı. 4 maçta da ilk golü Taner'le Kocaeli attı. 4 maçta da yenilmekten kurtulamadı. Bu maçlarda izlediğim Taner hiç de öyle 2. ligde ezilecek, üst ligde oynayamayacak kalibrede değil. Tekniği var, şutu var, sorumluluğu var, zekası var ancak biçilen değer hep altta. Takımda Serhat Akın ve Ahmet Dursun gibi oyuncuların ardında beklemesi planlandı sezon başında, Murat Hacıoğlu da kadroda forvetlik yapabilecek bir diğer oyuncu. Şartlar, fırsatlat derken Taner bu ligde, en büyüklere karşı da gol atabileceğini gösterdi. Ligde toplam 17 gol atan Kocaeli takımının gollerinin 6'sı Taner'den. Alda atlık asistleri de cabası tabi.

Geçen sezon Bank Asya'da 21 golü vardı Taner'in. Boşa olmadığını da gösterdi. Şimdi mevcut durumda Kocaeli'nin küme düştüğünü varsayalım, ne olacak bu oyuncu? Şu anda 32 yaşında Seneye 33 olacak, 1 sezon daha belki Kocaeli'nde oynayacak, sonra bir alt ligde bir takıma gidecek. Adana Demir belki, doğduğu şehrin takımı.


Şadi Çolak var mesela bir de. Amatör Küme'de 1 sezonda 130 gol atan Guinnes'e girmiş adam. 2. lig golcüsü kimliği onda da var. Rize'de görünmüş bol bol, onun dışında Anadolu seyyahı. Bir o takımda bir bu takımda. Ordu'da oynarken 20 golü devirdiğini hatırlarım ama 2. lig işte, oraya ait adam.

Coşkun Birdal da önemli bir karakterdir konu B klas gol olunca. Erzurumspor'la girdi bizim hayatımıza. Alt liglerden alıp getirdiler takımı, A klasa çıkardılar sonra aynı hızla düştü takım. Galatasaray'dan 7 yemişlerdi ama aynı Galatasaray'ı kupadan da elemişlerdi. Coşkun tutundu biraz üst lige, Konya, Denizli, Samsun, Manisa dolaştı. Antalya'nın bir önceki üst lige çıkışında vardı, düşüşüde de. Cenk'le beraber takıldılar. Sonrasında Eskişehir ve şimdi de Diyarbakır. Yaş 35 olmuş, arada gol atıyor hala.

Bir yafta yapışmayagörsün adamın üzerine, öyle gidiyor işte. Daha çok var ya böyle adam, Taner'in Trabzon'a da gol atmasından sonra aklıma gelen ilk 2-3'ünü yazıvereyim dedim.

Çarşamba, Aralık 3

Koca Milan savunması gençleşmek istiyor

Milan savunmada yapılanmaya gidiyor sonunda. Ufaktan ufaktan bir şeyler yapıyordu ama hala zihinlerdeki eski topraklar, eski savunmacılar, yaşlı abiler imajını bir türlü atamamıştı. Senderos kiralık geldi, Matteo Darmian alttan geldi, Empoli'den -2001'de Milan'dan ayrılmış- Luca Antonini geldi ama direk kadroya girecek bir numara göstermedi hiçbiri. Maldini ve Favalli artık iyice sona yaklaştılar. Nesta, Zambrotta, Jankulovski, Kaladze gibi oyuncular 30'u devirdiler zaten. Devre arasında gelmesi muhtemel Gallas da keza öyle.


Durum böyle olunca AC Milan ekibi, yavaştan Güney Amerika yollarını arşınlamaya başlamışlar. Oradaki resmi temsilcileri Leonardo'nun şiddetle önerdiği iki oyuncu var. Thiago Silva (Fluminense) ve Miranda (Sao Paulo). Hedef bu oyunculardan en az birisini kadroya katmak. İkisi olursa kaymaklı ekmek kadayıfı olacak. Bu oyuncular için arada Devlet Başkanı Lula'nın da bulunduğunu belirtmekte fayda var.

Thiago Silva'nın bundan önce Porto ve Dinamo Moskova ile Avrupa tecrübesi var ama memleketini özleyen adam profili çizmiş. Dunga'nın milli takımına adapte olma sürecinde şu aralar. 84 doğumlu. Defansın ortasında oynuyor.

Miranda'nın profili de Silva'dan pek farklı değil. Avrupa'ya Sochoux kanadından giriş yapmış, tutunamayıp geri dönmüş ülkesine. Dunga için şimdilik hazırlık maçlarında kadroya davet edilen adam konumunda. O da 84 doğumlu.
Bu sezonun devre arası güzel geçecek gibi.

Salı, Aralık 2

The Hunter to Galacticos

Madrid portakalı başlığıyla bir post vardı Madrid'in Hollanda tarafı ile ilgili. Seriyi bozmadılar, Klaas Jan Huntelaar resmen Realli oldu.


"The Hunter" lakaplı oyuncu için resmi sitede klasik bir 9 numara denmiş, kadrodaki 6. Hollandalı. Barca'nın izinden gidiyoruz, bir de hocayı değiştirdiler mi bir Hollandalı ile tamamdır bitti bu iş.

@dedikodu

*Real Madrid hücum hattı yine yeni yeniden listelerin zirvesine çıktı. Son bomba Huntelaar. Real'deki Dutchman ekolüne bakacak olursak transferin gerçekleşme ihtimali yüksek. +20 milyon euroluk bonservis de sorun çıkarmayacak madem, hayırlı olsun.


*Podolski, devre arasının bir diğer transfer bombası olacak gibi artık. Takımında yeterli şansı bulamamasına rağmen milli takım performansıyla hala üst düzey olabilmesi düzenli oynadığında neler yapabileceği konusunda fazlasıyla fikir veriyor. Son dönemin modası City'nin yanında Podolski'nin peşinde Premiere League'den daha bir çok takım var. Göreceğiz.
*Tottenham Gomes'in yerine kaleci bakmaya başladı dedikoduları dönüyor son dönemde. Piyasada da kaleci sıkıntısı var ciddi ciddi.
*Sezon başında Liverpool'la adı sıkça anılan Gareth Barry'nin duyguları ters dönmüş olacak ki Aston Villa'da kalmaktan yana tavır koyduğu söyleniyor. Fiyat yükseltme mi, ortam kızıştırma mı bilemedim ama Barry'de bir şeyler olacak gibi.
*Milan savunmasında SOS var. Arsenal'le sorunları olan Gallas, Arsenal-Milan ilişkilerinin de iyi olmasını göz önünde bulundurarak İtalya'nın yolunu tutabilir. Zaten Wenger'in takımının yaş ortalamasını yükseltiyordu. Milan savunmasının yaş ortalamasını da düşürür biraz!


*ManU'nun forvet hattı biraz fazla zengin. Rooney, Tevez ve Berbatov'la birlikte yancılar Ronaldo, Nani, Anderson, arkada Giggs gibi oyuncular var. Hepsinin birden kadroda direk yer bulmaları zor. Bu doğrultuda menajerlerin en çok ilgilendikleri oyuncular aynı zamanda bu sayılanlar. Birisinden birisinin kafası karışacak ve gemiyi terkedecek.
*Roma'nın gelecek vaat eden statüsündeki genç oyuncusu Jeremy Menez için Fransa turu gözüktü diyorlar. PSG ilgililer arasında en istekli olanıymış.

Artık resmen "legend"

Cristiano Ronaldo. Ballon d'Or'la başladı geçen sezonun meyvelerini toplamaya. Bu yıl için devamı gelecek bunun. 23 yaşında olduğunu göz önünde bulundurunca ilerleyen yıllarda da seriye bağlaması muhtemel. Küçük karakter ve iletişim sorunlarını da aştığında nazar boncuğu bile kalmıyor kendisinin.


Altın Top'ta 96 gazetecinin 1-5 arasına koydukları oyuncular yer alıyor. CR7 tam 77 gazetecinin listesinin ilk sırasında. Maksimumun 480 olduğu puanlama sisteminde aldığı 446 puan durumun ciddiyetini açıklıyor.
Portekiz'den Eusebio ve Figo bundan önce ödülü alan iki isimdi. ManU'dan alanlar ise; George Best, Bobby Charlton ve Denis Law. Bu adamların yanına isim yazdırmak sanalda bile yürek ister. Listede geçen senenin lideri Kaka ortalarda değil. İlk 3'e Torres girmiş. Messi seneye lider olacak bu seneyi 2.likle bitirdi.

Here we go!